Gürbüz Evren Erzurum-Pasinler doğumludur, ilk orta ve lise eğitimini Ankara'da tamamladı. Ankara Gazi Lisesi'ni bitirdikten sonra yüksek öğrenim için Fransa'ya giden Evren, Paris VIII Üniversitesi'nde Siyaset Sosyolojisi eğitimi yaptı
Ço- ğunlukta olan Yunanlar, köyün papazı Kara Hristos'un kış- kırtmasıyla Türk evlerini basarlar. Çocuk, yaşlı, kadın, er- kek kırk bir Türk kilisenin önünde toplanır. Yunan papaz, "Malınızı, mülkünüzü kiliseye bağışlayıp buradan gide- ceksiniz" diyerek önlerine boş kâğıtlar koyar. Türkler öneriyi reddedince, içlerinden beşi hemen orada bıçak ve baltalarla öldürülür. Bunun uzerine digerleri, mallarini kiliseye bagisladiklarini belirten kagitlari imzalar
Victor Berard, "Özerkliğe ve Ada'nın yönetiminde tem- silde azınlığa düşmelerini hazmedemeyen Türklerin bu du- ruma tepkisi Yunanları çileden çıkardı, öfke patlaması yaşattı. Ada'nın her bir yanından gelen ve özellikle de dağ- lardaki köylerden çağrılan Yunanlar, Girit'in merkez böl- gesinde bulunan 80 Türk köyüne gözleri dönmüş bir hâlde saldırdılar. Türkleri zeytinliklerde, evlerinde, bağlarında kı- sacası buldukları her yerde öldürdüler. Ada'da bulunan Av- rupalı devletlerin askerleri, Türklerin yardım isteyen çığlık- larını duymazdan geldi. Olaylar bittiğinde 80 Türk köyünde ne bir çatı ne de ayakta duvar kalmıştı. Kandiye kent mer- kezindeki Türkler de Avrupalı askerlerin önünde evlerinde, mahallelerinde, camilerinde, dükkânlarında Yunanlar tara- findan katledilmişti.
“Bu kitabın yazılış amacı; elimizden göz göre göre alınan Girit Adası hakkında bilinenlerin dışında çok fazla bilinmeyenleri anlatmaktır,” sözleriyle başlar yazarımız kitaba..
Osmanlı’nın 24 yıl (!) süren savaş sonucunda 1669’da Girit’i fethetmesinin ardından, Ada halkından İslamiyet’i seçenlerin bir kısmı Hıristiyanlığa geri dönmüş. Müslüman
Osmanlı'nın 1669'da Girit'i fethetmesinin ardından Ada halkından İslamiyet'i seçenlerin bir kısmı, başlayan Yunan isyanlarının yarattığı korkunun etkisiyle zaman içinde Hristiyanlığa geri dönmüş; Müslüman kalanlar ise Yunanlar tarafından Türk olarak görülmüştür. Göçe zorlanan Türklerin malları çok ucuza ya da zorla ellerinden alınmış, satışa yanaşmayan Türklerden bazıları köy meydanlarında çırılçıplak soyulup direklere bağlanarak yakıcı güneşin altında günlerce aç ve susuz bırakılmıştır. Mübadele ile Ada'dan ayrılanlar ise evlerinin kapılarını 'belki döneriz' düşüncesiyle kapatıp anahtarları sakladılar. Ancak gemilere binip Anadolu kıyılarına yaklaştıkça, geri dönüşü olmayan yola girdikleri düşüncesi ağır basınca anahtarları denize attılar.
En azindaan yakin tarihimizi yeterince bilmemenin acisini tekrar hissettirdi kitap.. tisortlerinde kurt resmi olan koyunlar gibiyiz desem yerinde olur sanirim.. kesinlikler okunmasi gereken bir kitap