Sen de İsmâîl gibi onun önüne baş koy;
kılıcının önünde sevinçle gülerek can ver.
Hemçü İsmâîl pîşeş ser binih -
همچو اسماعيل پيشش سر بنه
Şâd u handân pîş-i tîgeş can bidih
شاد و خندان پيش تيغش جان بده
Mesnevi, Birinci Cilt, 227. Beyit
Hakk'ın takdiri önünde tam bir teslimiyetle, gönül hoşnutluğu ile canını fedâ et.
Hz. İbrâhîm rüyâsında en sevgili oğlu İsmail'i kurban ettiğini gördü.
Oğluna 'seni boğazlıyacağım' dedi.
İsmâîl de babasına 'sana emrolunanı yap, inşâallah beni sabredenlerden bulacaksın'1 dedi.
Bu bir sınama idi. Can sınaması teslîmiyyet imtihanı idi ve İsmâîl imtihanı kazandı. Kur'ân-ı Kerîm'de: 'Allah şüphesiz, Allah yolunda savaşıp öldüren ve öldürülen müzminlerin canlarını ve mallarını - Tevrât, İncil ve Kur'ân'da söz verilmiş bir hak olarak - Cennete karşılık satın almıştır. Verdiği sözü Allah'tan daha çok tutan kim vardır. Öyle ise yaptığınız alış-verişe sevinin. Bu büyük başarıdır'2 buyurulur.
Sen de İsmâîl gibi imtihanı kazanmaya bak. Allah yolunda can fedâ eder-cesine Allah için çalış, çabala 'Allah vaadinden dönmez'3 Allah ile yapılan alış-veriş en kârlı alış-veriştir. Allah aldatmaz ve Allah kuluna borçlu kalmaz.
--------------------------------------------
1- [Kur'ân-ı Kerim: Sâffât, 37/101-105]
2- [Kur'ân-ı Kerim: Tevbe, 9/111]
3- Kur'ân-ı Kerim: Âl-i İmrân, 3/9]
Ölmüş olan kimse (öldüğünden dolayı dünyâya) hiç hasret çekmez (özlem duymaz);
onun hasreti/özlemi (âhiret) azığının az olması nadir
Hiç mürde nîstpür hasret zi merg
Hasreteş anest kti'ş kem bûd berg
Bu ıztıraplar dünyâsından âhiret âlemine göçen kimse, aslâ öldüğüne yanmaz. Onun üzüntüsü -olsa olsa- "Niçin daha çok ibâdet etmedim, hayrât u hasenâtta bulunmadım, niçin iyi amel işlemekten geri kaldım?" şeklinde olur. Çünkü âhiret hayâtı, îmanın kuvvetli olmasıyla ve iyi amellerin çokluğuyla ziynetlenir. îmânı zayıf ve ameli noksan olanlar, âhiret hayatlarında fakîr kalır ve rezîl olurlar.
Bir hadîs-i şerifte Peygamber Efendimiz: "Hiçbir kimse yoktur ki ölsün de hayıflanmasın; iyilik etmişse 'Keşke daha fazla iyilik etseydim' der de pişman olur, kötülük etmişse 'Keşke yapmasaydım' diye nedâmete / pişmanlığa düşer" buyurdu.
Hz. Mevlânâ'nın irticâlen söyleyip Çelebi Hüsâmeddîn'in kaleme aldığı orijinal Mesnevi, bugün mevcut değildir. Abdülbâki Gölpınarlı Hoca'nın, 'Mesnevi Tercüme ve Şerhi'nde de belirttiği gibi, müsvedde hâlinde yazılan ilk Mesnevî'yi, Çelebi Hüsâmeddîn, Hz. Mevlânâ'ya okumuş ve üzerinde bazı değişiklikler yapılmıştır. Bu şekilde Mesnevi son şeklini aldıktan sonra ondan da başka bir nüsha istinsah edilmiştir. Bu yeni nüsha, Çelebi Hüsâmeddîn ile Sultan Veled'in huzurunda karşılaştırılmış, yeni tashihler yapıldıktan sonra da eski bir geleneğe uyularak, ilk nüsha toprağa gömülmüştür
Güzel renkler safa küpündendir.
Kötülerin rengi ise cefa kara suyundandır.
O güzelim rengin adı Allah'ın boyasıdır.
O kirli rengin kokusu da Allah'ın la'netindir.
Mesnevi-i Şerif 1 - 765/766
Rênghây-î nîk ez humm-î safâst
Reng-i zistân ez siyâh âb-î cefâst
Sıbğatallah nâm-ı an reng-î latîf
La’netullah bûy-i an reng-î kesîf
Hüseyin dedenin şerhi 12.cit ile tamamlandı. Bizlerede yaşayan bir Mevlevi dedesi elinden yazılan bu eseri okumak düşer, bize bu fırsatı nasip eylediği için Allah'a şükürler olsun. İnşallah herkes aradığı burada bulur, faydalanır.
Tüm Türkiye'de, bu zamanda Mesnevi şerhi yapabilecek 1-2 kişiden birisidir yazar Hüseyin dede. Mevlevi şeyhidir kendisi, konuya vakıf ve hakimdir. Allah razı olsun kendisinden böyle bir vazifeyi üstlenmiştir. Allah ömür versin kendisine ki, bir an önce tamamlamayı nasip etsin. 11. cild de yayınlanmıştır.
Açıklamalı ve güzel bir içindekiler bölümü var. Yalnız yayınevini kitabın künyesi ve yazar bilgi bölümü konusunda eleştirmek isterim. Sadece 1. ciltte değil tüm ciltler de yer alması gereken bir konu. Akademik kitaplar kurallarından uzaklaşmamak lazım.
Şerh yapılırken beyitler hem Farsça olarak Türkçe okunuşu ile birlikte de verilmiştir. Bununda hakkını verip teşekkür etmek isterim.
Mevlevi Tarikatı, yani Hz Mevlana'nın düşünce sisteminin kurumsallaşmış halinin davranış modellemesi diyebiliriz bu esere. Günümüz dilinde (Allah ömür versin) yaşayan bir Mevlevi dedesinin kaleme aldığı kitabın benzeri Abdülbaki Gölpınarlı'nın Mevlevi Adab ve Erkanı eseridir. Mevleviliği merak eden örf ve adetleri hakkında bilgi sahibi olmak isteyenler için olduğu gibi 6-7 yüzyıllık tarihimizden de kırıntılar bulabilirsiniz.