Aziz Mahmud Hüdayi özellikle padişahlara yazdığı mektuplarında bu konuya yer vermiştir: "İnsan-ı kâmil cümlenin ruhudur. Cümleyi câmi olup cümlenin hakkını verendir.
Halkta Hakk'ı, Hak'ta halkı gören ve Hakk’ın da halkın da hukukunu eda etmeye çalışandır."
İnsanın bir maddesi ve bir mânâsı; bir cesedi ve bir ruhu vardır. Filozoflar, insanı hayvan-ı nâtik/konuşan hayvan, mutasavvıflar da hayvan-ı âşık olarak görürler.
Cüneyd Bağdadi der ki: “İhlas kul ile Allah arasında bir sırdır. Melek onu bilmez ki sevap yazsın. Şeytan ona muttali olamaz ki ifsad etsin. Heva ve heves onu fark edemez ki kendine meylettirsin.”
Hz. Ömer oğlu Abdullah'ın odasına girdi ve ne yediğini sordu. Oğlu “et, canım çekmişti de" diye cevap verdi.
Hz. Ömer: "Sen canının çektiği her şeyi yer misin? Bilmez misin ki, canının çektiği her şeyi yemek, insana israf olarak kâfidir." dedi.