H. Zeynep Altan Posts
You can find H. Zeynep Altan books, H. Zeynep Altan quotes and quotes, H. Zeynep Altan authors, H. Zeynep Altan reviews and reviews on 1000Kitap.
"Sadece içimde susmak istemeyen bir ses olduğu için yazıyorum... Hayatı sırf hayat için yaşayamam: ama değişime karşı duran sözcükler için yaşarım. Hayatım, zaman içerisinde daima yaralarını saracak kitaplar ve öyküler olana kadar yaşanmış olmayacak... Yazmak ölülerin mahzenini ve gelecekten haber veren meleklerin ardında saklandıkları gökyüzünü yırtıp açıyor. Zihin yaratıyor da yaratıyor, ağlarını örüyor." (Plath, 2012: 239)
'Kadınların da aklı vardır ve kendilerini akılları aracılığıyla yönetme gücüne sahiptirler. Yetenekleri bakımından da erkeklerden aşağı değildirler...'
"İnsanlar arasında eşitlik ve özgürlük olması istekleriyle ortaya çıkan Fransız Devrimi, kadınların haklı isteklerini geri çevirdi. Hatta kadınlar erkeklerle eşit eğitim görme ve çalışma yaşamına katılma hakkı istedikleri için, içlerinde giyotine gönderilenler bile oldu."
"Kadının varlığı tüm bu süreçler boyunca ikircikli bir konumda yer almıştır. Kutsal metinlerde melek, saf-temiz varlık olarak yer verilirken ve anneliğiyle yüceltilirken; gündelik yaşamda tezahür eden dişil farklılıklar şeytan, cadı vb. adlandırmalarla yok edilmeye çalışılmıştır. Özgürlük denildiğinde hemen akla gelen Fransız Devrimi bile kadına haklarını teslim etmemiştir"
"Zamanın seyri içinde eski pagan simgeler Hristiyan olanlarla kaplanmış, öyle ki, bir masaldaki yaşlı şifacı kötü bir cadı haline gelmiş, bir hayalet meleğe dönüşmüş, bir erginleme maskesi ya da peçesi bir mendil olmuş ya da Güzel (Gündönümü şenliği sırasında doğan çocuklara verilen geleneksel isim) adındaki çocuğun ismi Gamlı (Schmerzenreich) olarak değiştirilmiştir. Cinsel öğeler atılmıştır. Yardımcı yaratıklar ve hayvanlar çoğu kez ifrit ve cinlerle yer değiştirmiştir... Kadınlara, cinsellik, sevgi, para, evlilik, doğurma, ölüm ve dönüşüm üzerine dersler veren kim bilir kaç masal bu şekilde yitirilmiştir. Eski kadınların gizlerini açıklayan peri masalları ve mitlerin üstü de bu şekilde örtülmüştür."
Günümüzün kadını, tıpkı Sindrella gibi, dışarıdan bir şeylerin onun yaşamını dönüştürmesini istiyor. Çünkü kız çocuklarına doğdukları günden itibaren bu anlayışın bilinci aşılanıyor. Evlilikle garanti altına alınan sonsuz bir mutluluk ve güven miti. Oysa biliyoruz ki, 2000'li yıllar hemen hemen tüm dünyada boşanma oranlarının en yüksek seviyesini işaret ediyor. Süreç çoğunlukla; yaşamlarını, erkeklerin onlara destek olmak için her zaman hazır olacağı yolundaki Sindrella mitine inanarak harcayan milyonlarca "evsiz evhanımı"nın yıkımıyla sonuçlanıyor. Bu ataerkil ideoloji bir zamanlar toplumsal hayatın sürekliliğine yanıt veriyordu; dahası kadınların bu duruma tepki gösterebilmeleri için kimi şartların oluşması gerekiyordu. Ancak çok şey değişti
"Dünya güvenilmez bir yer olarak görünüyordu. Benim için yuva olma özelliğini kaybetmişti: Tehlike her yerdeydi. Ben, Heidegger'in 'tekin olmama' dediği şeyi
- dünyada kendini evinde hissetmeme deneyimi- yaşarken gerçekliğin yapısı değişmişti."
"Yerleşik rutinlere körü körüne bağlılık, hangi şekilde ortaya çıkarsa çıksın, saplantılı, nevrotik bir davranışın göstergesidir."
Toplumsal olarak bakıldığında sorun kadının delirmesi değildir; kadının özne olmaya cesaret etmesidir. Delilik etiketi, bu talebi aşağılayarak yok saymayı mümkün kılar. Ancak aynı zamanda kadının özne olma konumunun garantisini de sağlar. Çünkü kadın toplumsal bir sınırı kendi varlığında aşmıştır; koruma kalkanlarından birini işlevsiz kılmıştır
Hem dünya edebiyatı hem Türk edebiyatı, çeşitli nedenlerle ve çeşitli biçimlerde susturulmuş ve "deli" sıfatı adı altında ötekileştirilip itibarsızlaştırılmış ve en önemlisi de kadın özne olarak yaratmalarına ket vurulmuş kadın sanatçılarla dolu. Bu kadınlar ya zorla tavan arasına kapatılmışlar ya da toplumla çelişen duyarlıklarını saklı bir yazma/çizme ortamıyla sürdürebilmek için kendi istekleriyle çatılara taşınmışlardır.