"Sarıp da sarmalamaz, her sîne, bağır beni;
Yürekten bilmedikçe kör, dilsiz, sağır beni.
En telâşe hâl ile son defâ çağır beni,
Bir emir cümlesinden bu kadar mı uzaksın?"
Yağmur alnıma vurur, her sorağım bîçâre; Her rûyamın göğsünde, yalınayak, ıslaksın... ’Kalk’ desen kalkacağım; gür nefesle, yekpâre Bir emir cümlesinden, bu kadar mı uzaksın?
"Açıyor beliğini hangi çiçeğe baksam,
Hangi dilden konuşsam işliyor peteğini.
Atfı aşktan ibaret alelade bir akşam.
Sen tehir etme, çık gel, o mis kokunu getir...
Kaldırınca o anaç yamaçlar eteğini,
Gök, yüzünü öpüyor; gökyüzünü Belemir..."
Gökyüzünde turnalar, yolundan şaşmış, sersem;
Aşkın pul kanadında, sırtında perçem perçem...
Mehlikam gül yaprağım, karanfilimde şebnem;
Bilirim bu gece de benden kovulacağım.
Ah can sızım Mehlikam, sende yok olacağım!