Onun İslam dini ile ilgili yapmış olduğu tek kapsamlı yorum yeniden doğuş bağlamında Kehf suresine getirmiş olduğu psiko-mitolojik yorumdur. Jung Kur'an'ın 18,suresini, dönüşüm yöntemini açıklayan tipik sembol grupları için kullanmıştır Jung Kehf/Mağara adını taşıyan sureye büyük bir ustalık ve sempati ile -itiraz edilebilecek noktalar bulunmakla birlikte- yorumlamıştır. Bu yorumlarını 1938 yılında Eranos Konferansı'nda sunmuştur. Jung Kehf suresinde yer alan üç kıssayı birbirinin devamı ve tamamlayıcısı olarak değerlendirilmiştir. Birinci kıssada mağarayı kişinin bilinçdışı olarak kabul etmiş insanın bilinçdışına ulaşması ve bilinç ile bir bağ kurması olarak nitelendirdiği bireyselleşme sürecine benzetmiştir.Bu sürecin sonunda ulaşılan dönüşümü ise yaşam sürelerinin farklı olarak algılanması gibi diğer insanlardan farklı bir boyuta geçilmesi olarak yorumlamıştır Musa-Hızır kıssasını ise bireyselleşme sürecinin daha ayrıntılı anlatımı ve ulaşılan selfin bilinç ötesi boyutunu kusursuz bir şekilde takdir eden sembolik bir anektod olarak sunmuştur. Hızır kıssası ile Zülkarneyn kıssasını karşılıklı birbirini tamamlayan iki sahne gibi değerlendirilmiştir. Diğer kıssalardaki gibi bu kıssadaki süreçlerin ve sembollerin her insanın bilinçdışında bir karşılığının olduğunu ileri sürmüş ve bireysel psikoloji açısından değerlendirilmiştir.
Bireysel Psikoloji Tanrı fikrinin insanlık açısından büyük anlamını, değerini kabul etmiş ve insanın kusursuzluk ve mükemmellik fikrinin somutlaştırılması olarak ele almıştır.
...dini inanışların temelinde insanoğlunun kabul etmekte zorlandığı gerçekler olduğunu; çocuğun korkularına karşı babasını güçlü görmesine benzer şekilde, insanoğlunun da sınırlı olmayı, ölümlü olmayı, acizliği kabul edemediği için kendisine her şeye gücü yeten ilahlar ve tanrılar yarattığını savunmaktadır.
Bu şekilde ilahi bir güce tutunmak, yani bir illüzyona inanmak insanın korkularını dindirecek, yeri geldiğinde de bu illüzyon korkulan bir varlık olacaktır.