Haluk Çobanoğlu, 1957 Kilimli doğumlu haber fotoğrafçısı.
1992'den beri haber ve belgesel fotoğraflar üretiyor. 1996-1998 yıllarında New York International Center of Photography (ICP) ve Black Star haber ajansında çalıştı. 1994-1996 yıllarında, güvercin yetiştirme geleneğini konu alan "Kuşbazlar" ile 1997-1998 yıllarında "Yeraltında Bir Dünya Şehri; New York Metrosu" belgesel fotoğraf projelerini gerçekleştirdi. "Haber ve Belgesel Fotoğrafçılığı" üzerine dersler verdi. National Geographic Türkiye fotoğraf editörlüğü yaptı. Bugün serbest fotografçı olarak yaşamını sürdürüyor.
Herkesin kendi egolarının peşinde koştuğu ve yalnızlaştığı bu garip dünyada, ısrarlı bir “ortak” aydınlanma talebi, adeta ona fazladan bir yaşam enerjisi sağlıyordu.
Daido Moriyama: Kopyanın gücünü gösterdiği saygıdan dolayı “fotoğraf çekme eylemi profesyonellerin tekelinde değildir. Herhangi bir amatör de, bir profesyonel kadar iyi olabilir.” der.
Haluk hoca bu kitapta da kültürel birikimini ve yaptığı araştırmaları bizlerle paylaşmış. Bir fotoğraf karesinde çeken kişiyi deklanşöre basmaya iten her zaman bir duygu vardır. Aynı anda aynı yerden çekim yapan her fotoğrafçının dikkatini çeken nokta aynı olmuyor. Bu nedenle bir fotoğraf karesi o anı dondurmakla kalmıyor arkasında da fotoğrafçıyı o kareye götüren bir hikaye taşıyor. Haluk hoca bu kitapta bizi fotoğrafçıların dünyasında gezdirirken hem onların hayat hikayeleri ile tanıştırıyor hem de yaşadıkları coğrafyanın siyasi ve kültürel izlerini sürüyor. Sayesinde hem yeni fotoğrafçılar ve hikayeleri ile tanıştım hem de yeni kitaplara yolculuk yaptım. Her satırda yılların deneyimini ve titiz bir araştırmanın izlerini bulmak mümkün
Fotoğraf sevenlerin, ilgi duyanların kütüphanesinde olması gereken bir kitap. Kitabı yazan fotoğraf sanatçısı ve akademisyen Haluk Çobanoğlu, adeta her kelimeyi her cümleyi özenle seçmiş. Üslubu o kadar güzel ve özenli ki, her konuyu tekrar tekrar okumak istiyorsunuz. Kitapta teorik bir bilgi yok. Fotoğraf tarihine ismini yazdırmış ve yolu bir şekilde budizmle kesişmiş sanatçıların neden fotoğrafa yöneldiğini, kendi yollarını nasıl çizdiklerini, karmaşıklaştırmadan size sunuyor ve “Bu fotoğrafları neden çekiyoruz?” sorusunu esasen size yöneltiyor. Bu hikayelerden fotoğraflardan yola çıkarak sizin de kendi çizginiz üzerine düşünmenizi sağlıyor. Fotoğrafa olan ilginizi kaybettiğinizi düşündüğünüzde, ya da yolunuzu şaşırdığınızda alıp tekrar okuyup ilham alabileceğiniz bir kaynak olmuş.
Fotoğraf ile ilgilenen herkesin keyifle okuyacağı bir kitap. Yazar ile yollarım kendisinin Arabesk adlı projesinin sunumunda kesişti. Enerjisi , bilgisi ile sohbetine doyamadım. Kitabında da keyifli sohbeti devam etti. Kitapta fotoğraf tarihinde özellikle doğunun etkisinde kalmış, kendi yolculuk hikayelerinin peşine düşerek büyük yapıtlar oluşturmuş sanatçıların kısa hayat hikayeleri yer alıyor. Kitaba adını veren soru gerçekten ilginç. Artan teknolojik ürünler ile hepimiz artık bir şekilde fotoğraf çekiyoruz ama neden çekiyoruz? Neden anı yaşamak yerine o anı dondurmayı tercih ediyoruz? Fotoğraf çekerken anı yasayabiliyormuyuz? Benim gibi hem yolun getirdiklerini hem de fotoğrafları sevenlerin zevkle okuyacağı bir kitap olmuş.