Hakkında
1965 yılında Hatay’ın Samandağ ilçesinde doğdu. İlk ve orta öğrenimini Samandağ’da, Yüksek Öğrenimini Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Felsefe bölümünde tamamladı. Sistematik Felsefe ve Mantık Anabilim Dalında Lisansüstü eğitime devam ederken, K. Maraş Andırın Lisesi’nde Felsefe Grubu öğretmenliğine atandı. Öğretmenliğinin birinci yılını tamamlamadan, Lisansüstü eğitim gördüğü Anabilim Dalında Araştırma görevlisi oldu. Ancak YÖK’ün Araştırma Görevlilerini güvencesizleştirdiği 50/d maddesine dayanarak, bir yıl sonra sözleşmesi feshedilip, Üniversiteyle ilişiği kesildi. 1992 yılında tekrar öğretmenliğe döndü. Halen Ankara’da Felsefe Grubu öğretmenliği yapıyor. Eğitim emekçilerinin güvencesizleştirilmesi ve eğitimin piyasalaştırılmasına karşı aktif olarak sendikal mücadelenin içinde yer aldı. Eğitim sorunları ve eğitim emekçilerinin mücadelesiyle ilgili sendika.org’ta makaleleri yayımlandı. Suriye’ye yönelik emperyalist saldırının başlaması üzerine bu konuda inceleme ve araştırma çalışmalarına başladı. Haziran 2011’de Suriye üzerine yazdığı ilk yazısı “Suriye Gerçeği: Savaş kapımızda, duyan var mı?” Bunu diğer yazıları takip etti. Ayrıca Suriye ve Mısır’la ilgili Arapçadan çevirdiği makaleleri bir çok haber sitesi ve dergide yayımlandı.
Unvan:
Eğitimci, Yazar
Doğum:
Hatay, Samandağ, 1965
Okurlar
3 okur beğendi.
14 okur okudu.
1 okur okuyor.
15 okur okuyacak.
1 okur yarım bıraktı.
Derlediği Kitaplar
Sözler ve Alıntılar
“Toplumun kısıtlamalarından kurtulmaya çalışan her kadını canavara dönüştürme eğilimi” her kültürde, her toplumda var. Ancak Ortadoğu sahası bu açıdan başlı başına bir mayın tarlasıdır.
Ard (toprak) ve ırd (ırz-beden) aynıdır. Benim bedenim ve benim toprağım/yurdum… Üç evladımı elimden aldılar ama bedenimi çiğnemeden toprağıma ayak basamazlar. Bedenim için toprağımı koruyorum, toprağım için bedenimi siper ediyorum; bu benim Ard’ım, Ird’ım…
Topluma diz çöktürmenin en kritik aşaması kadınları teslim almaktır. Çünkü kadınlar toplumun direngen yanıdır… O yüzden ister içerideki iktidar savaşı olsun, ister işgal hedefli dış müdahaleler olsun, ilk hedef her zaman kadınlardır.
Dünyanın hiçbir ülkesinde kadınlar erkeklerle gerçek bir eşitlik elde etmiş değildir. Kadın hakları konusunda büyük laflar edilir; direnişlerde, kurtuluş savaşlarında, devrimlerde kadının rolü üzerine sayfalar dolusu övgüler düzülür ama toplumsal ve siyasal yaşama katılım hâlâ elit düzeydedir.
Kadın; ülkeyi bağımsızlaştırdı, fakat ne yazık kendini bağımsız kılamadı.
İletiler
Henüz kayıt yok
Yorumlar ve İncelemeler
Henüz kayıt yok