1991 senesinde Konya’da doğan Hamza Celâleddin, ilk ve orta öğrenimini de burada tamamladı. Daha sonra üniversite eğitimi için Isparta’ya gitti ve burada Süleyman Demirel Üniversitesi Felsefe bölümünü tamamladı. 2013 yılındaki mezuniyetin ardından Konya Üniversitesi’nde yüksek lisans eğitimine başladı. 2012 senesinde ilk kitabı Ağaçlar Yürürse Tanrı Koşar yayımlandıktan sonra sırasıyla Yeraltında Dejavu, Kerhanede Anarşi, Kaos Kanos ve Hippiler, Çıldırmanın Âmentüsü ve Koşkun Küsüye Doğru isimli beş kitabı daha okurla buluştu. Kitaplarının yanısıra yazıları Düşünbil Felsefe Dergisi, Sancı Kültür-Sanat Dergisi, Mukavemet, Müntehâ, Yazarkafa gibi çeşitli dergilerde ve fanzinlerde yayınladı. Katil Nietzsche Asker Kant ve Dehşetli Peygamber Zarif Cellat gibi iki ‘provokatif’ anlatıya imza atan yazrın son kitabı bir başka ‘provokatif’ anlatı ve yaşam öyküsüyle, Nietzsche’nin Altı Günü'dür.
Önemli düşünürlerin hayatları, düşünceleri, nasihatları ve birçok faydalı bilgiler içeren bir dizin…
*Felsefe severlere tavsiye niteliğindedir.
**Kitap bağlantılarının yanına arka kapak yazıları eklenmiştir.
1.
Çağımız iletişim çağı değildir. Bugün bizim iletişim zannettiğimiz, herkesin kendi "yargı yuvası"nın penceresinden kafasını çıkarıp çığlık atması, sonra hızla yeniden yargı yuvasına dönmesidir.
"Güneş, her gün yenidir." Zirâ göz aynıdır ama bakış değişir; el aynıdır ama dokunuş değişir; dil aynıdır ama söyleyiş değişir; nehir aynıdır ama akış değişir; ateş aynıdır ama yakış değişir. En nihayet, sabah aynıdır ama uyanış değişir. "Güneş, her gün yenidir."
Merhaba, size mutlaka okunmasını gereken her kitaplıkta bulunmayı hak eden bir başyapıttan bahsetmek istiyorum. Şimdiye kadar okuduğum en başarılı biyografik çalışmaydı diyebilirim. Sartre hakkında anlatılan bu çalışma içerisinde eleştirel yaklaşımlar da bulunuyor, bu yaklaşım sizi düşünmeye sevk ediyor. Çoğu zaman kendi doğrularınız ile Sartre’nin doğrularını kıyaslayıp bir tartışma içinde buluyorsunuz kendinizi. Bazı konularda Sartre’ye hiç anlam veremediğim, tereddütlere düştüğüm yerler de oldu. Birçok kez kendim ile tartıştığım doğruyu bulmak için çabaladığım zamanlar mevcuttu. Bir o kadar da ufkumu açan, beni birçok konuda geliştiren bir kitap. Sartre’nin kendi felsefesi o felsefenin içinde barındırdığı özellikler ve beraberinde getirdiği var olma çabası sade bir dil ile anlatılmıştı. Bu yüzden kitabın herkes tarafından okunup, irdelenmesini, kendi hayat çizgimizi belirlemesi yönünden özenle okunmasını çok isterim.
Sartre’nin felsefesi: Kendini seçmenin ve özgürleşmenin felsefesidir.
Herkese iyi okumalar dilerim.
Üçlemenin ikinci kitabı bu kez tarihin önemli edebiyatçılarını harmanlıyor okuruna.( ilk kitap
Katil Nietzsche - Asker Kant felsefeciler üzerineydi)
Dostoyevski'nin bir cellat, Zweig'ın müfettiş, Hugo'nun general olduğu.. Sylvia Plath ve Anne Sexton'un aynı trende yolculuk ettiği.. Virginia Woolf'un cebinde taşlarla nehir kenarında Sappho ile buluştuğu.. Oscar Wilde, Lev Tolstoy, Gogol, Hemingway ve daha nicelerinin bir şölende buluştuğu ( Puşkin ne yazık ki düelloyu kaybettiği için katılamıyor) güzel bir eser. Keyifli okumalar..
"Kelimeler dolu tabancalardır."
Geçtiğimiz yüzyılın en etkin filozoflarından Jean-Paul Sartre, on dokuzuncu yüzyılın başından itibaren işaretleri görülen varoluşçu eğilimin de kuramsal öncüsü kabul edilir. Sartre bu öncü felsefi konumunun yanında, aktivist tavrı, özel yaşamı, çocukluk hatıraları, tuhaf korkuları ve meraklarıyla da ilgiye değerdir. İki dünya savaşının tam ortasında entellektüel bir merkez olan Paris'te kendi varlığını mükemmelen inşa eden bu filozof; bizim kendilik inşamıza, özgürleşme hareketimize ve kendi kendimizi seçmemize dair de çarpıcı bir öneri sunmuştur. İnsan, kendi kendisini belirlemeye mecbur bir varlıktır ve bu da demektir ki insan özgürlüğe mahkumdur. Bu derleme, Sartre'ı tanımak, onun felsefesine doğru bir adım atmak ve varoloşçu felsefeye bir giriş yapmak amacını taşıyor.
*Arka kapak yazısıdır. Kitabı tanıtmak amacıyla inceleme niteliğinde paylaşılmıştır.