Hem klasik müzik hem tarih eğitimi gören Blank, konuşmacı ve eğitimci olarak birçok üniversitede ve yetişkin eğitimi veren farklı ulusal ve bölgesel konferanslarda da sunumlar gerçekleştirmiştir. Tanglewood Müzik Merkezi üyesidir ve 1991’de George Whitfield Chadwick Ödülü’nü almıştır. Yazar ve tarihçi olan Hanne Blank’in yazdığı ya da editörlüğünü yaptığı diğer kitaplar arasında, Unruly Appetites [Söz Dinlemez Arzular] (2003, Seal Press), Shameless: Women’s Intimate Erotica [Utanmaz: Kadınlara Özel Erotika] (2002, Seal Press) ve Best Transgender Erotica [En İyi Travesti/Transseksüel Erotikası] (Raven Kaldera’yla birlikte, 2002, Circlet Press) ve Bekâretin “El Değmemiş” Tarihi (İletişim, 2008) vardır.
bekâreti kaybetmek kadar belli bir zamana özgü olmayan başka bir şey varsa o da, çoğu zaman bunun öncesinde gelen boş vaatlerdir. Eski bir Arap atasözü bu üzüntüyü şiirsel bir ifadeyle yansıtır: “Bana küpeler vaat etti ama kulaklarımı delip gitti.”
Bekâreti İnceleyen Yedi Ciltlik Kadınlara Ait Eser adlı kitabında, bekâreti, “ağırbaşlılık, sessizlik, utangaçlık ve hem bedenin hem aklın iffetli olması”nı kapsayan uzun bir davranış listesiyle tanımlamıştır.
İnsanlar ne düşünürse düşünsün, bekâreti tanımlamak sadece felsefi bir uygulama değildir. İnsanların nasıl davrandığını, hissettiğini, düşündüğünü ve bazı durumlarda nasıl yaşayıp nasıl öldüğünü denetim altında tutan bir uygulamadır.
Merhabalar,
@Satansdiary ile Feminizm, Cinsiyet Eşitliği ve Kadın Kitaplığı üzerine bir sohbet gerçekleştirdik.
youtube.com/watch?v=gAYDcOv...
Tekrar tesekkür ederim Ömer teklifin için. Sohbetimizde kadının gizli kalmış tarihinden aile kurumuna, şiddet türlerine, kadınların ve erkeklerin içsel gelişimlerine dair kitap
Adamın biri evlendikten iki gün sonra karısını öldürür ve hakim huzuruna çıkarılır. Hakim sorar, " neden öldürdün oğlum karını?" Adam, " bakire değildi Hakim Bey " der. Hakim, " o zaman neden birinci gün öldürmedin?" diye sorduğunda, adam " birinci gün bakireydi Hakim Bey" diye cevap verir.
Gene uber ahlaksız kabul edileceğim, şikayet edilecek incelememden selamlar... Sivri dilliyim, tabulara dokunmadan edemiyorum bir türlü ne yapayım... Biliyorsunuz ülkemizde çoğunluğa ahlaklı görünmenin iki yolundan biri dindar olmak, diğeri seks denilince üç maymunu oynamak ve ben her seferinde ahlaklı olmaktan sınıfta kalıyorum. En baştan
Çok yerinde tespitlerle, detaylarda toplumdan topluma farklılık gösterse de ana hatlarıyla aynı toplumsal reflekslerin olduğu cinsellik ve bekaret konuları üzerinde çoğu ezbere yaşam şeklini ve bilgi biçimlerini altüst eden harika bir eser.
Ezber bozan ve yıkıcılık özelliği yüksek kitaplar üst bir bilincin oluşması için olmazsa olmazlardır bence.
Kitabın isminden de anlaşılacağı üzere, yazar bekâret kavramını incelemektedir. Bekâret kavramını incelemenin ve tarihsel kökenini araştırmanın ihtiyacı, kitap ile ilgili yaptığım alıntıların etkileşimlerinden açıkça görülmektedir. Bekâret kelimesinin tartışılması bir yana, kelimeye karşı bir tabu söz konusu...
Yazar, bekâret kavramının tarihsel kökeni, farklı uygarlıklar da nasıl ele alındığı, geçmişten günümüze tıbbi çalışmaları detaylıca ele almaktadır. Özellikle toplumsal sorunlar bağlamında bekâretin çıkışına dair analizleri ve tespitleri önem taşıyor. Fakat ataerkil sistemin kurulmasına giden güzergah da üretim araçları üzerinde kurulan mülkiyet ilişkilerine yeteri kadar yer verilmemektedir. Zira ortaya çıkan patriyaki sistem, mülkiyet ilişkileri bağlamında erkeklere bu paydaşlığı kadın bedeni üzerinden sunmuştur. Bu durumda erkeklerin toplumsal statü elde etmesi ve kendi konumunu ilga etmesine dönük hakimiyet olgusunu doğurmuştur. Dolayısıyla hakim olma durumu bekâretin temellük edilmesini ve onu toplum içinde bir tabuya evrilmesine yol açmıştır.
Kitap önemli ve teknik bilgiler içermektedir. Kitabın tek zayıf noktası, çok fazla uzatılmış ve toplumsal sorunlara yeterince odaklanmamış olmasıdır.
İyi okumalar...