Yusuf, sigara dumanlı, arabeskli, 'muhabbetli' yerlerin adamıdır; Mahmut'sa, loş ışıklı caz 'cafe'lerin ve yalnızlığın. Sonraki sahnelerde de görüldüğü gibi, Mahmut ev dışındaki mekanları da evi gibi kullanmak ister; aynı 'cafe'ye gider ve hep aynı masaya oturur. "Onun mekanla kurduğu ilişki, bir tür 'dışarıyı içerileştirme' olarak görülebilir. Yusuf'un mekanla ilişkisi ise, tam tersidir; 'içeriyi dışarılaştırmak'; o 'içeride de dışarıda' kalır', hep 'dışarıda'dır. Başka bir yönüyle de iki karakterin farklı mekanları tüketmesi, Castells'in "her kent, her alan içindeki ayrışma ve parçalanma sürecinin, sonsuz bir çeşitlilikte yaşandığı" görüşünü akla getirir. Uzak'ta kentsel alanların tüketimindeki ayrışma, sınıf temelli ayrışmaya da gönderme yapar.