Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hasan Çelik

Hasan ÇelikGönüller Sultanı Efendi Hazretleri ile Hatıralarım yazarı
Yazar
Derleyen
Çevirmen
9.9/10
10 Kişi
52
Okunma
4
Beğeni
1.413
Görüntülenme

Hasan Çelik Sözleri ve Alıntıları

Hasan Çelik sözleri ve alıntılarını, Hasan Çelik kitap alıntılarını, Hasan Çelik en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İmam-ı Azam Ebu Hanife (k.s.)'ye sorarlar: "Sen bu makama ne ile geldin?" Cevabına bakın: "Ben babam Numan bin Sabit'in, Allah'ın Sevgilisi'nin sevgili damadı Hz. Ali (r.a.)'den aldığı duayım." cevabını vermiş. Allah'a, Allah'ın dostlarının ağzıyla yalvarmak lazım. Çünkü onlar öyle naz makamındalar ki ne isterlerse geri çevrilmez verilir, yeter ki onlar istesinler.
"İçkiden kaynaklanan sarhoşluk bellidir. Cehaletten meydana gelen sarhoşluk belli değildir."
Sayfa 120
Reklam
Olması Gereken!!!
"Müslümanlar kardeştir. Dünyanın neresinde olursa olsun, hepsi bir beden gibidir. Şarktaki bir Müslüman'ın ayağına bir diken batsa garptaki Müslümanın o acıyı kalbinde hissetmesi lazımdır. Bunun gerçekleşmesi içinde müminin müminde fani olması gerekir ki işte bu imanın hakikatidir."
Sayfa 135
Ali Haydar Efendi (k.s)'ye Mahmud Efendi Hazretleri hakkında sorulduğunda: "Onu ilk gördüğüm zaman defteri bana gösterildi. Günah defterinin bomboş olduğunu gördüm." diye anlatmış.
"Başımıza gelen bütün felaketlerin sorumlusu cehalettir." Müceddid Mahmud Ustaosmanoğlu
"Mevlâ Teâlâ, tesbihatı sebebi ile Hz. Yunus (a.s) u balığın karnından kurtardığı gibi, tesbih eden mü'minleri de nefis balığının karnından, zulmetinden kurtarır."
Reklam
Şeriat bir insan gibidir. Şeriatin da insan gibi uzuvları vardır. Âzâ noksanlığı, eksikliği nasıl kabul etmezse şeriat da eksik kabul etmez.
SON SÖZ Son söz o ki; saat durmak üzere. Kıymet verin, akıp giden günlere. Pişmanlık var, geçen boş ömürlere Nasihatim, budur, benim sizlere Hasan Çelik 1989
Sayfa 349Kitabı okudu
Emanete Sadakat Efendi Hazretleri'nin (k.s.) bir talebesi, Tekirdağ'a yaptıkları bir ziyaret sırasında şahit olduğu hatırasını anlatır: Yanımıza bardak almayı unutmuştuk. Su içmek için bardak lazım oldu. Tekirdağ'da vaaz ettiğimiz caminin imamından bardak istedik. Sağ olsun getirdi. Hizmet bitti, geri dönüyoruz. İstanbul sınırları içerisine girdik. Mahmud Efendi 'Bardağı hocaefendiye verdiniz mi?' diye sordu. Kimsede ses yok. Sonra öğrendik ki bardak arabada unutulmuş. Hocaefendi şoför arkadaşa 'Hemen dönüyorsun, Tekirdağ'a gidiyoruz' dedi. Evlerimize girmeden gittik. Bardağı verdik sonra İstanbul'a döndük."
180 öğeden 111 ile 120 arasındakiler gösteriliyor.