Hasan Gören 1966 doğumlu. Çeşitli şehirlerde geçen çocukluğunun ardından 1982 yılında İzmir Atatürk Lisesini, 1987 yılında da Orta Doğu Teknik Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümünü bitirdi. İş yaşamı boyunca serbest olarak sürdürdüğü yazılım çalışmaları arasında, görme engelliler için ses destekli okuma yazma programları, film ve tiyatro festivalleri ile opera salonlarında kullanılmakta olan altyazı üstyazı sistemleri ve yerli yabancı futbol kulüpleri ile spor medyası için istatistiksel analiz ürünleri bulunuyor. Felsefe, eğitim ve tarih konularındaki denemeleri çeşitli dergilerde yayımlandı. Her şeye rağmen çok sevdiği İstanbul’da yaşıyor. Evli ve bir kız çocuğu babası.
"Benzer tutkulara göre yaşamak, benzer hazların peşinden koşmak, benzer öyküler anlatmak, benzer şeylere üzülüp benzer şeylere gülmek ve bunca benzerliğin içinde kendini yalnız hissetmek..."
Kitap Nihal'in bir yılan yumurtasını sokaktan eve getirmesiyle başlıyor. Böyle bir durumda sizler nasıl bir tepki verirdiniz bilmiyorum ama ben ilk sayfalarda konu nereye doğru gidecek merakla çevirdim sayfaları.
Bir yılan yumurtası ile birlikte yaşama fikri kulağa ilginç geliyor. Onun evin bir sakini olarak nasıl devam edeceği üzerine düşündüm ben de. Yazarın da dediği gibi belki insandan korkmalıydık daha çok, bir hayvana nazaran. Sonuçta evlerimizdeki tüm güvenlik önlemleri, insanlara karşı değil miydi düşününce.
Lise yıllarından itibaren tanışıp sevgili olan Nihal ve Suat, aynı kampüste geçirdikleri üniversite yıllarının ardından, evlenme ve ayrılma eşiğinden kendilerine göre güvenli olan yolu seçip evlenmişlerdi. Hikayeleri böyle başlamıştı.
Kitabın içindeki karakterler ve onların yaşamları üzerinden çok güzel bir hikaye yaratmış yazar. Duyguların eyleme dönüşmesindeki insanın hevesinin büyüklüğü ve eylemlerinin bahanesine yönelik ikili ilişkilerdeki gündelik yaşamdan kesitlerin olduğu satır aralarında birkaç kez okuduğum cümleler çoğunluktaydı. Çünkü sadece okuyup geçmek haksızlık olacaktı. Üzerinde düşündürüyor çokça.
Gerçek yaşamda da yılan hikayesine dönen ikili ilişkilerimizi hatırlatıyor içindeki yılan yumurtası ile başlayan hikaye. Koynumuzda beslediğimiz yılanları da çokça, kimi ısırıp gidiyor kimi gittiğini bile fark ettirmiyor.
Eşikteki KadınHasan Gören · Everest Yayınları · 20238 okunma
Kitap hakkında nasıl inceleme girilmemiş hayret ettim doğrusu. Bazı kitapların çok kişi tarafından okunmasını istiyorum nedense, az reklamla bir çok kişinin haberdar olmadığı harika kitaplar var bu da onlardan birisi.
- Trakyalı Gülsüm ve babası 1940'lı yıllarda odun kesmeye ormana gittiklerinde babasının başına bir kaza gelir, ne yapacağını bilemeyen küçük Gülsüm bir anda babasını at arabasının içinde başı hafif sargılı biçimde bulur. Ormanda onlardan başka biri daha vardır demek. Ayağında lastik ayakkabıları ile ormanda dolaşmaya başlayan Gülsüm bir ağaç kavuğunda birinin yaşadığını anlar, ortada gözükmeyen bu kişinin bir çantası, çantasının içinde de anlamadığı bir dilde kitaplar, haritalar ve bir broş vardır. Nazi broşu. Bu broş ise Bulgaristan'da üssü olan Alman Nazi askerlerinden Jürgen'e aittir. Sınırı geçerek bir define avına çıkmış eli kanlı Jürgen ile Gülsüm'ün sözsüz kovalamacasını okuyacaksınız. Bir yanda Almanseviciler diğer yanda Sosyalistler, ülke insanının duruma bakışını da bir hayli güzel anlatmış yazar. Severek okudum.
Küçücük kalbiyle her zorluğun üstesinden gelen bir Gülsüm var bu sayfalarda. Cesur, hayallerine sıkı sıkı sahip çıkan ve bu uğurda her türlü riske göğüs geren. Hayalleri neydi peki? köy enstitüsüne gidip, öğretmen olup kendi denizine kavuşmak. Bunun için imkan gerekliydi ve o imkanı sağlayacak olan şeyse bir kovuğun içinde saklanan Gürgen adama ait olan haritada saklıydı. Gülsüm, Gürgen adamı ilk kez burada gördü. İkisini de hayallerine kavuşturacak olan şey haritada saklıydı.
kitabın sonunda gürgen adama ne oldu, Frida'dan intikamını alabildi mi? bazı soruları yanıtsız bıraksada kimi zaman güldüren, meraklandıran, mücadele yıllarını yer yer yansıtan sürükleyici bir serüvendi. Dilerim her kız çocuğu Gülsüm gibi kaderini başkasının eline bırakmamak için savaşır.