Hasan Kayalı

Jön Türkler ve Araplar author
Author
5.8/10
5 People
27
Reads
1
Likes
1,336
Views

Hasan Kayalı Posts

You can find Hasan Kayalı books, Hasan Kayalı quotes and quotes, Hasan Kayalı authors, Hasan Kayalı reviews and reviews on 1000Kitap.
248 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 8 days
Tarihe farklı bir açıdan yaklaşmak…
Arapların imparatorluk’tan ayrılma öyküsünün bambaşka bir tarihi. Okurken şaşıracağınız tarihi anektodlar ile Osmanlı’nın son Dönemine bakış açınızı değiştirecek muhteşem bir eser. Önerim kitabı okurken bir taraftan da araştırma yaparak farklı kaynaklar ile dönemi tarafsızca anlamaya çalışmanız olacaktır.İyi okumalar…
Jön Türkler ve Araplar
Jön Türkler ve AraplarHasan Kayalı · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201928 okunma
Kurtuluş Savaşı'nda Türkiye'ye bağlanmak isteyen Araplar
Şekip Arslan gibi Osmanlıca Araplar, yabancı tehdidini göz önünde bulundurarak Osmanlı hanedanı altında siyasi birliğin gerekliliğini dikkat çektiler, bütün tarafların geçmişteki farklılıkları unutarak, Wilson ilkeleri doğrultusunda Araplar ve Kürtler için geniş kapsamlı bir özerklik ile yeniden Birliği sağlamak için çalışmaların teşvik ettiler. Fransızların bölgede yerleşmesine olanak sağlamka için İngiliz kuvvetlerinin geri çekilmesine karşı duyulan öfke, hem Şam hem de Halep'te Anadolu'daki direnişle ittifak yapma eğilimini arttırmıştı. Faysal'ın kararsız kalmasına rağmen Anadolu ile Suriye arasında ortak bir eylem ve iki milletli bir devlet kurma girişimi için müzakereler yapıldı. Anadolu'daki direnişle işbirliği, Fransız işgali korkusuyla Şam ve Halep'te giderek daha fazla taraftar bulurken, Suriye topraklarının parçalanıp siyonistlere bir "ulusal yurt" bağışlanacağının fark edilmesi, aynı türden tepkiyi Filistin'e de doğurmuştu. Filistin meclisleri yüksek komitesi, kudüs'teki Amerikan temsilcisine şunları yazmıştı: Zayıf Arap milletinin parçalanması için çalışan en büyük düşman sanılan Türkiye, bizi bu yavaş ölüme mahkum edecek kadar zalimleşmemişti. O halde, yakın doğudaki zaferlerine Arapların yapmış olduğu katkıyı kabul eden dostumuz müttefikler nasıl olur da böyle bir cezaya mahkum edilmemize göz yumarlar? Eğer Türkiye'ye karşı başkaldırdıysak, bu sadece haklarımızı öne sürmek içindi ve ittifakımızın ülkemizi böleceğini ve ardından da sömürgeleştirileceğini önceden görebilseydik, Türklere karşı husumetimizi ilan etmezdik.
Sayfa 236Kitabı okudu
Reklam
Alman konsolosu Hicaz ayaklanmasının ilk günlerinde yolladığı bir raporda, yerel halkın Hüseyin'i Bir hain olarak görmekle birlikte, Araplardan birinin çıkıp da Türk otoritesine meydan okumasından da memnuniyet duyduklarını da bildirmişti.
Sayfa 230Kitabı okudu
Şerif Hüseyin ve Vehib Paşa
15 Ocak 1914'te İstanbul, Vehib paşa'yı Hicaz'a vali ve ortadaki askeri birliklerin başına kumandan olarak atanmıştı. Vehip Bey ocakta Mekke'ye gelir gelmez hicaz hükümetinin düzensizliklerini ele almaya başlamıştı. Bu arada Şerif, kabileleri direnişi kışkırtarak yerel otoritesini göstermişti. Vehib'in ilk icraatlarından biri, Şerif'in özel Bedevi muhafızlarına daha önce hükümet tarafından verilen silahları geri almak olmuş, bu da Hüseyin'in yeni vali aleyhine bir dizi yazı yazmasına yol açmıştı. Hüseyin'in İstanbul ile yazışmasına bakılırsa, Vehip Bey siyah köleleri askeri alıp yasadışı köle sahipliğine müdahale etmiş, Hicaz'ın dışarıyla olan posta haberleşmesine sansür koymuştu. Hüseyin vali'nin kendi Barış ve güvenliği sağlama çabalarını mahvedeceğini iddia ediyordu. Devlete yaptığı hizmetlerini de bir bir saymıştı. Dahiliye (İçişleri) nazırı Talat bey ise Hüseyin'in sözlerini izlenimci ve duygusal olduğu, belli somut şikayetlere dayanmadığı gerekçesiyle ciddiye almadı.
Sayfa 212Kitabı okudu
İttihad-ı İslâm
Dönemin modernleşmeci yazarlarından Celal Nuri (ileri) de pek çokları gibi 1913'te siyasi islamcılığa ilgi duymuş ve İttihad-ı İslam adlı bir kitap yazmıştı. kitap Araplarla Türkler arasında uyuşmazlık yarattığı gerekçesiyle emperyalist Avrupa'yı kınıyor, Bir müslüman Birliği içinde Türklerle Araplar arasındaki özel ilişkiyi teşvik edecek Adem'i merkeziyetçi önlemler alınmasını istiyordu.
Sayfa 168Kitabı okudu
Başkentin taşınması tartışması (yeniden)
Mareşal Von der Goltz'un "Neue Frei Presse"te çıkan 18 Mayıs 1913 tarihli makalesi başkentin başka bir yere taşınması tartışmalarını başlattı. Von der Goltz, Osmanlı imparatorluğu için bir Avusturya Macaristan modeli tasarlamış, merkezi konumu ve etnik yapısındaki çeşitlilik açısından Halep'in imparatorluğun başkenti olmasının en iyi seçim olacağı görüşünü ileri sürmüştü. Wangenheim, Sadrazam Mahmut Şevket Paşa'nın başkentin yerinin değiştirilmesi eğiliminde olduğunu da belirtmişti. Mahmut Şevket paşa bir asker olarak İstanbul'un stratejik olarak saldırıya ne kadar açık olduğunu biliyordu. Bir osmanlıcı Arap olarak da, başkentin Halep'e taşınmasını, Arap Seçkin kesiminin hükümete karşı yabancılaşmasını engelleyecek bir önlem olarak düşünmüş olmalıydı. Eski Kütahya mebusu Ahmet Ferit (Tek) Kayseri'nin en iyi seçim olacağını ileri sürmüştü. Ona göre, daha güneye bir yere kaydırılması, Arapların özerklik istemeleri halinde başkenti iyice çevreye itecekti. Sonunda ITC'nin düşüncesi Galip geldi. ITC'nin iktidar üssü her zaman Rumeli olmuştu. Hem psikolojik hem de siyasi nedenlerden ötürü İTC Osmanlı başkentinin yerinin değiştirilmesine karşı çıktı. Hatta konunun kamuya yansıtılmasını yasaklanmış ve tartışma böyle tamamen sona erdirilmişti.
Sayfa 160Kitabı okudu
Reklam
71 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.