Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hasan Pulur

Hasan PulurMuhafızı Atatürk'ü Anlatıyor yazarı
Yazar
8.4/10
8 Kişi
41
Okunma
7
Beğeni
1.657
Görüntülenme

Hasan Pulur Sözleri ve Alıntıları

Hasan Pulur sözleri ve alıntılarını, Hasan Pulur kitap alıntılarını, Hasan Pulur en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Dolmabahçe Sarayında İstanbul Heyetini kabul eden Ulu Önder, "Burası artık Zillullahların* ikametgâhı değil, memlekete ve millete hizmet eden insanlara mahsus bir ikametgâhtır" demişti. * Arapça "Allah'ın gölgesi" demektir.
Sayfa 45 - Kaynak Yayınları
Atatürk Sakarya'da ata binerken düşüp köprücük kemiğini kırınca
...Başkumandan'ın bu hali bizi çok üzdü. Vakit öğle üzeri. Biraz sonra yemege oturduk. Ben, Salih Bozok, Muzaffer Kiliç ve Hayati Bey yemek yerken yukaridan bir ses yükseldi: ''Yahu bana da bir seyler hazırlayın, ben de geliyorum!'' Saşırdık kaldık. Doktorlar kıpırdamamasim söylemişlerdi. Atatürk ise bizimle yemek yemeğe geliyordu. Biraz sonra sofraya geldi. Bakışlarımızdan ne demek istedigimizi anlamisti. ''Doktorlar çok sey biliyorlar ama bilmedikleri bir şey var!'' dedi: ''Ben burada yatacağım, Yunan ordusu gelecek, Türk ordusuna çatacak ve Türk Ordusunun Başkumandam bu savasta yatağında olacak... Savaşı buradan öğrenecek! Olmaz böyle sey. Yapamam bunu!''
Reklam
"Birinci ve İkinci Inönü Şavasları ile Sakarya Meydan Savaşı, Kurtuluş mücadelesinin üç büyük savaşı. Üstün Yunan kuvvetlerine karşı bütün varlığını, bağımsızlık uğruna ortaya döken Türk milletinin dirilişi. "
Sayfa 22 - Kaynak Yayınları
Çerkez Ethem-2
"Ethem, Kütahya ve Afyon çevresinde kendine bağlı bir idare kurmak istiyordu. İstediği kadar asker alabilsin, istediği defterdardan istediği miktar da para çekebilsin; ve buna benzer seyler."
Sayfa 17 - Kaynak Yayınları
"Vatan yer yer düşman tarafından işgal edilmiş. İstanbul'da vatanı düşmana satan hainler ve bu hainlerin kışkırttığı isyancılar. Anadolu isyan içinde."
Sayfa 15 - Kaynak Yayınları
Atatürk'ün ölümünden sonra Salih Bozok'un intiharı:
"Birkaç dakika sonra odaya Salih Bozok geldi. Manasız gözlerle ve garip bakişlarla baktı. Daha önce hepimize söylemişti. ''Atatürk ölürse ben intihar ederim!'' demisti. Fakat o anda hepimiz o sözü unutmuştuk. Sonra aşağıya indi. Benim odama girmiş ve tabancasını çekerek kalbine ateş etmiş. Hemen aşağıya koştuk. Mim Kemal yetişti. Kurşun iyi bir tesadüf sonucu kalbine isabet etmemişti. Uzun süre yaşadi ve kalp sektesinden öldü.
Reklam
Turgut Özal'ın izlediği sıkı para politikası memleketi öyle bir hale getirmişti ki! Evet, kuyruk yoktu, mal çoktu, ama satın alacak para da yoktu... Sanayi kesimi kan ağlıyordu, yatırımlar duruyordu. Her biri birer saatli bomba olan işsiz sayısı giderek artıyordu. Bir de faizlerin serbest bırakılmasından sonra ortaya çıkan,mantar gibi biten bankerler olayı,"Kastelli"nin kaçışıyla filimin "acı sonu" olarak noktalanıyordu.
"Tekrar Meclis'e döndüm. Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılıyordu. Atatürk cumhurbaşkanı seçilir seçilmez hemen Çankaya köşküne telefon ettim ve eşi Latife Hanıma haberi ulaştırdım. Teşekkür bile etmediği gibi hiçbir sevinç belirtisi de göstermedi: 'Aaaaa ne yapayim İsmail Hakkı Bey! Reisicumhur olmuşsa ne olmuş! Ne yapayım yani!' dedi. "Kendisine 'Efendim zevceniz şerefli bir vazife almış bulunuyor. Siz de refikasısınız, haberdar ettim' dedim ve telefonu kapadim."
Turgut Özal, Yalova da bakın ne demiş: Bana soruyorlar; demiryolu taraftarı mısınız, kara yolu taraftarı mısınız?diye... Ben kara yolu taraftarıyım. Genellikle aşırı sol düşünen kişilerle, Doğu bloku ülkeleri demiryolu taraftarıdırlar. Çünkü demiryolu iki istasyon arasındadır ve kontrol etmesi kolaydır. Kara yolu ise hür teşebbüstür; isteyen istediği yerden kalkar, istediği yerde durur.
"Size daha güzel şeyler yazmak isterdim. Dostluğa, barışa, sevgiye ve mutluluğa dair... Ama olmadı, olamazdı da. Dokuz yıl hep bu ülkenin insanlarını ve insanların yarattığı olayları yazdım. Belki çoğuna gülüp geçtiniz, çoğuna da gülüp geçemediniz. Bu ülkenin insanları dostluğa hasretti. Ama herkes, her gün birbirine kazık atmak için yarışır dururdu. Bu ülkenin insanları sevgiye de hasretti. Ama herkes her gün birbirinin gözünü çıkartmak için pusuya yatardı. Ben de bu ülkenin insanıydım, bir kazanda kaynamıştık. Daha kestirme bir deyimle biz, noktası noktasına, bize benziyorduk. Yalancılarımızla, doğrucularımızla, düzenbazlarımızla, mutlularımızla, yoksullarımızla, kalleşlerimizle, korkaklarımızla, cesurlarımızla, cahillerimizle, küçüklerimizle ve dâhi büyüklerimizle... Biz bize benziyorduk. Ötesi boş laftı... Bu satırların yazarını kara bir kopya gibi kabullenin. Her şeyin aslı sizde sureti de elinizde...
46 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.