Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hazal Yalın

Hazal Yalın1945 Türkiye-SSCB İlişkileri yazarı
Yazar
Derleyen
Çevirmen
8.5/10
3 Kişi
15
Okunma
13
Beğeni
4.223
Görüntülenme

Hazal Yalın Sözleri ve Alıntıları

Hazal Yalın sözleri ve alıntılarını, Hazal Yalın kitap alıntılarını, Hazal Yalın en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Türkiye hükümetinin saldırgan niyetlerini Stalingrad zaferi durdurdu. 1973'te dönemin SSCB savunma bakanı Grecko, Pravda'da şöyle yazıyordu: "[Stalingrad] büyük tarihi önemi olan bir zaferdi. Bu, Japonya ve Türkiye'nin Sovyetler Birliği'ne saldırı planlarını bozdu."
14 Haziran 1940'ta Alman ordusunun Paris'e girmesiyle birlikte Fransa'nın Dışişleri arşivi de Nazilerin eline geçti. Alman Dışişleri, bu arşivlere da yanarak, 3 Temmuz 1940'ta, Fransa'nın Bakü petrol yataklarını bombalamak için Türkiye ile gizli görüşmeler yaptığına dair belgeler açıkladı: "Fransız ve Britanya hava kuvvetleri tarafından Suriye ve Irak'taki hava üslerinden Sovyetler'in Kafkaslardaki petrol tesislerinin bombalanmasına yönelik bir hazırlık da yürütülüyordu. Fransa ve Britanya'nın Karadeniz'deki denizaltıları, Sovyet petrol tankerlerini batırmaya hazırlanıyorlardı. Paris ve Londra'da, bu eylemler neticesinde Türkiye'nin Kafkaslara taarruz etmek için provoke edilebileceği düşünülüyordu."
Reklam
Güncel hedefler ve nihai hedefler, siyasi mücadelede çoğu zaman çok farklı şeylerdir.
Sayfa 108Kitabı okudu
“Emperyalizme karşı milli kurtuluşçuluk, soldur. Feodalizmin cerahati içinde uyuşmuş bir memlekette burjuva devrimi, soldur. Her biri sosyal hayatı baştan aşağı değiştirmeye yönelik köklü reformlar, soldur. Sadece toplum değil, lider kadronun geri kalanı bile yaşam biçimine, kültürüne, ahlakına, hayata bakışına bütünüyle aykırı, yabancı ve hatta düşmanken onları korkunç bir irade gücüyle dize getirmek, gerçek, Örnek alınması gereken bir devrimci tavırdır, soldur. Devrimin barutu çabuk bitmiştir, doğru; milliyetçilik hızla şovenizme evrilmiştir, doğru; 1930’ların ortalarına gelindiğinde devrimci enerjiden geride pek az şey kalmıştır, evet; ama adeta hiçin içinden çıkmıştır o devrim, o hiçten çığ yaratan ise en çok onun devrimci iradesidir. Mustafa Kemal soldur, devrimcidir. Çok yaşa Mustafa Kemal!”
Gerek olayların daha sonraki gelişiminden, gerekse de Sovyet belgelerinden, Sovyetler Birliği'nin Türkiye'yi herhangi bir surette ilhak etmeyi aklından bile geçirmediğini biliyoruz; dahası bunu ima edecek en ufak bir ifade de yoktu. Daha ziyade güvenlik kaygılarıyla Türkiye'nin güneyde Batı bloku adına jandarmalık yapmaktan caydırılması tasarlanıyordu.
Sayfa 116Kitabı okudu
“Atatürk, von Papen’in Rusya ile Türkiye arasında güvensizlik tohumları ekmeyi başaracağından tedirgindl ve bu yüzden ölümüne altı ay kalmışken von Papen’in elçi olarak adaylığına muvaffakiyet vermedi. Bugün ise Britanya-Türkiye ittifakının varlığına rağmen İnönü de, Menemencioğlu da von Papen’in etkisi altında bulunuyorlar.”
Reklam
... İnönü'nün Türkiye’yi savaş dışında tutma kararı ve kararlılığını övgü, takdir ve minnetle anmak gerekir; hangi saiklere dayanmış olursa olsun bu kararlılık, Türkiye’nin belki milyonlarca ölüme mal olacak bir felaketle karşılaşmasını önlemiştir.
"ABD hükümeti elbette ki Türkiye'yi, Almanya ile savaş durumunda oluncaya kadar müttefik olarak görmeyecektir." Böylece TBMM, 2 ve 6 Ağustos 1944'te, Almanya ve Japonya ile bütün siyasi, iktisadi ve diplomatik ilişkilerin kesilmesini kararlaştırdı.
Peyami Safa'nın 1944 başında, "Türkiye savaşa girmezse savaş sonrası dünyada rol oynayamaz" mealinde başmakale yayımlayan The Times gazetesine şu öfkesine bakın: "Türk milleti tehdit edilemez. Bu tehdit büyük müttefikimiz ve dostumuz İngiltere'nin değil, sadece Times gazetesinin siyasi görüşünü temsil etmekten bile çok uzaktır." (Safa, P., "Türk Milleti Tehdit Edilemez", Tasviri Efkâr, 28.2.1944.) Boş böbürlenme, okurun ve kendisinin koltuklarını kabartma ve devleti yönetenleri mukaddes ilan etme ihtirası, ama diğer taraftan karşı tarafa yaltaklanma...
1942 başlarında Ankara hükümeti tarafından Sovyet sınırına 26 tümen kaydırılmasından sonra (kimi Rusça kaynaklarda 24 ve kimilerinde 28 tümen olduğu da söylenir), Alman uçaklarının da bu bölgede keşif harekâtları tespit edilmişti. Kafkas askeri bölgesi genel komutanı Tyulenev: "Bütün bunlar, Türkiye'nin belli bazı şartlarda Sovyetler Birliği'ne karşı savasa girebileceğine şahitlik ediyordu. ... Daha 1941 Temmuz ayında Türkiye sınırını koruması için bu bölgeye dört ordu... kaydırıldı."
Reklam
1941’de Ankara hükümetinin Sovyetler Birliği’ne karşı tutumu, Britanya gizli belgelerinde sık sık şu tür ifadelerle anılıyordu: “Türklerin hastalığı Rusofobi”, “bir Türk’ün Rusya’ya bakışı, bir İrlandalının İngiltere’ye bakışına benziyor. Unutamıyor ve bastırdığı garez, kinden başka her şeyde gözünü kör ediyor.”, “ Rusya endişesi ve korkusu her Türk’te ata yadigarı.” 1942’de ve 1943’te de bu gözlemler devam ediyordu: “kesinlikle budalaca”, “delice bir Rus kompleksi”, “milli bir psikoz” (Benzetmeyi yapan Britanya elçisi Hugessen idi).
Kars ve Ardahan'a karşılık Halep
George E. Kirk, Ortadoğu'nun savaş sonrası beş yılını ele aldığı klasik monografisinde ''Stalin ve Molotov'un Potsdam'da ileri sürdükleri Kars ve Ardahan bölgelerini geri alma talebi''ne karşılık, Halep'in Türkiye'ye verilmesinin teklif edildiğini ileri sürer.
Geçmiş, bugünün lunapark aynasıdır; yaşadığımız pek çok şeyin izini orada henüz rüşeym halindeyken, başka biçimlerde yahut başka bağlamlarda görürüz. Türkiye söz konusu olduğunda daha da enteresandır bu lunapark aynası, çünkü son yirmi yıldır yaşadığımız ani, köklü ve geri dönülmez değişiklikler, çoğu zaman, geçmişin bir cennet olduğu yanılgısını doğuruyor.
"Bizim felaketli zamanlarımızda bize yardım etmiş olan Sovyetler Birliği'ne karşı borcumuzun zamanında ve yerinde ödenmesi için Sovyetler Birliği ile mevcut olan münasebetlerimizin en ileri dostluk derecesine, hatta ittifaka vardırılmasını dilerim.”
Sayfa 51 - Tevfik Rüştü ArasKitabı okudu
Sovyetler Birliği’nin bu gerilimden muradı, güneyinde Batılı müttefikleriyle birlikte tehdit teşkil etmeyecek bir Finlandiya bulmak arzusuydu; Türkiye’nin bu gerilimden muradı ise ABD ve Britanya’yı Sovyetler Birliği’ne karşı kışkırtarak Batı blokundaki yerini sağlamlaştırmak. Tan gazetesi baskını tam da bu ortamda meydana geldi ve antikomünist isterinin ne boyutta tırmandırıldığını ortaya çıkardı.
23 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.