Heinz Kimmerle

Heinz KimmerleAfrika'da Felsefe - Afrika Felsefesi author
Author
6.8/10
4 People
12
Reads
2
Likes
396
Views

Heinz Kimmerle Quotes

You can find Heinz Kimmerle quotes, Heinz Kimmerle book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Akan'lar, "Bir kişi gökyüzünden indiğinde o, insan toplumuna gelir" diyorlar. Gyekye'nin istediğini, kişinin komünalizmde özgün değerinin yok olmadığt ya da görmez￾den gelinmediği anlamında özetlemek istiyoruz. Bireysel kişi￾nin ve topluluğun kendi gerçeklikleri vardır, ama bu gerçeklikler birbirlerinden ayrı olarak varolamazlar. Gyekye, Afrika düşüncesinde topluluğun ağır basışına karşı, bu sonuca varıyor. Ben de, Avrupa geleneğinde Ben'in ağır basmasına karşı kutubun işlendiği P hilosophie des Wir (Biz Felsefesi) kitabımda, içerik açısından aynı sonuca ulaştım: Grup, biz, bireylerden oluşmuştur. Ve bireyler, bir Biz'in ya da biz-birimlerinin üyesi olarak neyseler odurlar. Nasıl ki, Afrika düşüncesinde şimdiye dek Ben'in biricikliği￾nin, özgürlüğünün ve düşünseme yeteneğinin ayrıntılı bir analizi eksik kalmışsa, Avrupa felsefesinde de Biz'in, devlette, toplumda, ailede vb. somutlaştınlan yapılannın gösterildiğine rastlanmamıştır. Burada Biz, topluluk, çokluk anlamında, ben, bireysellik anlamında yer almaktadır. Bir ölçüde, bir ortada buluşan bu iki karşıt düşünce devinimi, çokluktan tekliğe ve teklikten çokluğa devinimler olarak da betimlenebilir. Önemli olan, orta konumdaki bir ilksellikten kaçınılmasıdır: İkisi de, çokluğu içinde topluluk ve tekliği içinde birey de, eşit ölçüde ilksel ve eşit ölçüde önemlidirler.
Sayfa 147Kitabı okudu
Afrika'nın tannları hâlâ yaşıyorlar." Ve bir Avrupalının, onlarla ilişkiye geçmesi, olanaksızdır ya da çok zordur. Geleneksel Afrika kültürü çözülmekte ve modem batılı yaşam biçimi ile kanşmaktadır. Bu, soluk kesici ama her zaman mutlaka sevindirici olmayan bir süreçtir. Gana'lı bir yazarın sözleri, bu durumu Afrikalı bir bakışla betimlemeye çalışıyor: "Yine de çürüme ve gübrenin içinden, hep yeniden, yeni çiçekler açar. Belki bunu bilmenin bir yararı dokunur. Belki bu, acı çeken beyini aydınlatır, yüreğin derinliklerinde ve iç organların ortasında acı ve korku yerleşmiş ve asla yatıştırılamayacak olsa da."
Reklam
Düşünme işi, dilin içinde ve dilin üzerinde gerçekleşir. Bu yüzden felsefeyi dilden koparmak yanlışlıktır.. Hegel bu olayı "Kavramın zorlanması" olarak adlandırmıştı.
Derrida, Lacan'la bağıntı kurarak, işaret kuramı varolduğu sürece, son bir işaret edilenin olmadığını, çünkü her işaret edilenin(signifié), yeniden bir işaret eden olduğunu ve bu zincirin sonu olmadığını vurgular. Böylelikle yazı ikincil konumundan çıkar. Yazı işaretlerinin, ses imgesi karşısındaki avantajları, hep yeni baştan okunabilmeleri ve yeni yorumların nesnesi kılınabilmeleridir. Son ve kesin bir yorumlama olanaksız olmakla kalmayıp, amaçlanmamaktadır da..
günümüz Afrika'sında geleneksel dinlerden, Hıristiyanlığa ve İslam'a geçiş, felsefi açıdan nasıl yorumlanabilir? Mbiti'nin kitabının başlığı, African religions and philosophy, dinlerin çeşitliliğinin karşısında bir tek felsefenin bulunduğu düşüncesini akla getirmektedir. Aslında Mbiti, Afrika'da karşılaştığı çeşitli dinsel tasarımları, belirli bir felsefi düşünce açısından açıklamak istiyor. Bunun için zaman kavramını seçiyor. Örnek olarak aldığı Bantu dilleri (Kikamba ve Gikuyu), Mbiti'nin anlaumma göre, çok geriye uzanan bir geçmiş (Zamanı), bir yakın geçmiş, yakın bir gelecek ve kapsamlı bir şimdiki zaman (Sasa) tanımakta, ama gerçek bir geleceği bilmemektedirler. Mbiti'ye göre, geleneksel Afrika düşüncesinde zaman "iki boyutlu bir olay"dır. Geleneksel tapınılar ve ritüeller yıllık akışa (doğurganlık/ verimlilik ritüelleri) ve bireysel yaşamın akışındaki dönüm noktalarına (sünnet, evlilik, çocuğun kutsanması, bilgelik yaşına geçiş gibi inisasyon ritleri) bağlıdır.
Sayfa 115Kitabı okudu
Açlara önderlik etmek için yukarıya çıkan adamlar... bizimle, büyücülerimiz, herhangi bir gizemli güçlere sahip insanlar olmanın bilinciyle konuştular. Sonunda insanların inançsızlığını anlamaktan acizdiler... Bu önderler, halkın suratına sıçmak için yukarıya tırmanırlarken, halkın onların götlerini gördüğünü ve tiksintiyle ve kahkahalarla onlara sııt çevirdiğini nereden bilebilirlerdi ki?
Sayfa 244Kitabı okudu
Reklam
Yazıyı bilen ve yazısız kültürler arasındaki karşıtlığı ortadan kaldıran bir yazı kavramı geliştirmiş olması, Derrida'nın bir katkısıdır. Bu yazı kavramı işaret kuramı temelinde kurulmamıştır. Çünkü işaret kuramı bağlamında, yazı zaten ikincil bir konuma düşmektedir. Resim-yazı, konuşulan sözcüğün işaretidir; konuşulan sözcük bir şeyin ya da
24 öğeden 16 ile 24 arasındakiler gösteriliyor.