Şair ve mütefekkir Necip Fazıl Kısakürek’in “metafizik evladım” olarak tanımladığı Hilmi Oflaz (1926-1998) yılları arasında yaşamıştı. Onun adından bahsettiren ilk unsur Necip Fazıl’a olan muhabbetiydi.
Hilmi Oflaz Mahmutpaşa’da işportacılık yaparak geçimini sağlardı. Necip Fazıl’la tanıştıktan 1983’te vefat edinceye kadar onun peşini bırakmaz. Necip Fazıl ziyaret edileceği vakit ona çabuk ulaşayım düşüncesiyle otobüsün en önünde oturur. Ayrılırken de en geç ben ayrılayım diye düşünür ve bu sefer otobüsün en arka koltuğuna yerleşir. Necip Fazıl Toptaşı Cezaevinde girdiği vakit Hilmi Oflaz Mahmutpaşa’daki tezgâhını toplar ve ona bir yardımım bulunur düşüncesiyle 1,5 yıl cezaevinin karşısında bekler. Görüşme saatleri dışında göre üstadı görüp göremediğini soranlara, “Bulutların ardından güneşin görünmesi gibi, camın önünden geçerken, parmaklıkların arasından görünüyor” diye cevaplar. Necip Fazıl ise metafizik evladım olarak tanımladığı Hilmi Oflaz’ı Bursa’da bir organizasyon esnasında onu şu şekilde takdim eder: “Fare tıkırtısından ürkecek kadar hassas, krallara diklenecek kadar gözü kara, aslanların önüne çıplak atlayacak kadar cesaret sahibi aziz dostum işportacı Hilmi Oflaz…”