İtalya'nın Yunanistan'a saldırısı, Türkiye açısından, Türk-İngiliz-Fransız İttifakı'nın 3. maddesinin uygulanmasını, yani Türkiye'nin savaşa girmesini gerektiriyordu. Ancak, Türkiye, Almanya'nın Romanya ve Bulgaristan'a yerleşmeyi öngören girişimi ve von Papen'in, Ankara Hükümeti'ne, Hitler'in "Balkanlar'ı yeni bir düzene sokmak" üzere olduğundan söz etmesi üzerine, savaşa katılmamaya karar vermişti.
İtalya'nın Yunanistan'a saldırması üzerine; Türkiye, Bulgaristan Yunanistan'a saldırdığı ya da İtalya Selanik'i aldığı takdirde, Türkiye'nin, kendisinin de tehdit edilmiş olacağını varsayarak, savaşa katılacağını hem İngiltere'ye hem de Yunanistan'a bildirmişti.
Türkiye'nin bu uyarısı, hem Bulgaristan'ı hareketsizliğe yöneltmiş hem de İnönü'nün, Almanya'nın Türkiye'ye saldırısı durumunda, Sovyetler'in Romanya ve Kafkaslar'daki birliklerinin de Türkiye'ye gireceğini ileri sürmesi Almanları durdurmuştu.
28 Ekim'de, Saraçoğlu, Yunan Büyükelçisi'ne, Bulgaristan saldırdığı anda, Türkiye'nin Yunanistan'a tüm desteğini söz verdiğini bildirdi. Böylelikle, Türkiye, Trakya sınırındaki Yunan birliklerinin cepheye gönderilmesini sağlamış oluyordu. Türkiye'nin bu tutumu, Bulgar ordusunu Trakya'ya mahkûm edecek, Yunan ordusuna da, Amavutluk'tan gelen İtalyan saldırılarına karşı gücünün tümünü kullanma olanağını sağlayacaktı.