Hüseyin Gezer

50 Yılın Türk Resim ve Heykeli yazarı
Yazar
0.0/10
0 Kişi
1
Okunma
0
Beğeni
495
Görüntülenme

Hakkında

lkokulu Mut'ta, ortaokulu Silifke'de okuduktan sonra, Balıkesir Necatibey Öğretmen Okulu'nu bitirdi (1940). 1 yıl öğretmenlik yaptıktan sonra, askerlik hizmetini tamamladı. Dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel'in emriyle, mecburi hizmeti ertelenerek Güzel Sanatlar Akademisi Heykel Bölümü'ne girmesi sağlandı (1944). Belling'in öğrencisi oldu ve 1948'de okulu bitirdi. Burslu olarak Paris'e gitti ve burada Julian Akademisi'nde Prof. Gimond'un atölyesinde çalıştı. Yurda dönünce, Güzel Sanatlar Akademisi Heykel Bölümü'ne asistan olarak girdi (1950). Modlaj öğretmenliği, atölye öğretmenliği, müdür yardımcılığı, müdürlük (daha sonra başkanlık), ayrıca 1969-1976 yılları arasında Resim ve Heykel Müzesi müdürlüğü yaptı. Okulla ilgili kanun uyarınca "profesör" unvanını aldı. Hüseyin Gezer’in İstanbul Resim ve Heykel Müzesi ile yurdumuzun çeşitli yörelerinde anıtsal nitelikte özgün yapıtları bulunmaktadır. Bunlardan; Antalya'da bulunan Ulusal Yükseliş Anıtı, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde bulunan TBMM Atatürk Anıtı, Karabük Demir Çelik Fabrikaları “Atatürk Anıtı”, Ordu “Atatürk Anıtı”, Hacettepe Üniversitesi “Bayraklaşan Atatürk Anıtı”, İstanbul Avcılar’da bulunan “Atlı Atatürk Anıtı”, Ankara İçişleri Bakanlığı “Polis Şehitleri Anıtı”, Adana “Atatürk ve 5 Ocak Anıtı”, Isparta “Atatürk Gül ve Halı Anıtı”, Avustralya'daki Kanberra Atatürk Anıtı özellik taşıyan çalışmaları arasındadır. Hüseyin Gezer'in ayrıca; "Cumhuriyet Dönemi Türk Heykeli" (Hüseyin Gezer, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları) ve "50 Yılın Türk Resim ve Heykeli" (Nurullah Berk-Hüseyin Gezer, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları) adlı iki adet yazılı eseri bulunmaktadır. Hüseyin Gezer, 2013 yılında İstanbul’da vefat etmiştir.
Unvan:
Türk Heykeltıraş
Doğum:
Mut, Mersin, 1920
Ölüm:
İstanbul, 27 Aralık 2013

Okurlar

1 okur okudu.
3 okur okuyacak.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Zor Kapanan Fark
Çağdaş Türk müziği kurucularının ön örneklerinden yoksun oluşları gibi çağdaş resmimizin kurucuları da ön örneklerden faydalanamamışlardı. Onlar da, beş yüz yıllık bir gecikmeyle, Batı sanatının geçtiği yollardan, aşamalardan geçmeden kendilerini 20’nci yüzyılın akımları içinde bulmuşlardı.
1928 Türk Ocağı sergisini gezenlerin dikkatini çeken tablo, Ali Çelebi'nin Maskeli Balo'suydu.
Reklam
Reklam