Daima böyledir dünyanın işi
Kişi ettiğini bulur demişler
İstersen eylik et istersen kemlik
Ettiğin başına gelir demişler
Çeken bilir daim derdi firakı
Söndürmek olur mu yanan çırağı
Sakın bir kimseye kurma tuzağı
Kişi ettiğine düşer demişler
Köroğlu düşmüştür gama savaşa
İster elli yaşa ister yüz yaşa
Her ne ider isen o gelir başa
Mukadder yerini bulur demişler
Terk edeyim seni hey kaşı keman
Vefası olmayan yârda nem kaldı
Hiç mi yok sevdiğim göğsünde iman
Beni Mecnun eden yârda nem kaldı
Felek benden beter etsin halını
Ben ölürsem yâdlar sarsın belini
Garip bülbül güle versin meylini
Figânım artıran yârda nem kaldı
Akar gözüm yaşı bir dem silinmez
Ko başım sağ olsun yâr mı bulunmaz
O yârin yanında kadrim bilinmez
Kadrimi bilmeyen yârda nem kaldı
Karac’oğlan der ki severim candan
Can esirgemezdim cânâmm senden
İşittim sevdiğim vazgelmiş benden
Giderim gurbete daha nem kaldı
Ala gözlü nazlı dilber
Sen d’olasın benim gibi
Zülfün dökük boynun bükük
Sen d’olasın benim gibi
Bahçende güller bitmesin
Dalında bülbül ötmesin
Kapından cerrah gitmesin
Sen d’olasın benim gibi
Gül yerine diken bitsin
Kuş yerine baykuş ötsün
Gözün yaşı sele gitsin
Sen d’olasın benim gibi
Karac’oğlan der metr(efendi) gibi
Yanar yüreğim od gibi
Bir ok yemiş bozkurt gibi
Sen d’olasın banim gibi
Karacaoğlan'ın Maraş yöresinde, Cezel yaylasında öldüğü yazılıdır. Öldüğünde doksan altı yaşındadır ozan, isteği üzerine ıssız bir pınar başına gömerler kendisini. Sazını da bir ağaç dalına asarlar.