Hüseynbala Mirələmov 1945 yılı 25 Haziran'da Lerik ilçesinin Nuravud köyünde doğdu. Azerbaycan Politeknik Enstitüsü sanayi ve sivil inşaat bölümünü bitirdi. 1965 yılından itibaren "Azerbaycan öncü" gazetesi Danışma baş edebi elemanı olmuştur. 1971 yılından Azerbaycan Qazlaşdırma Komitesinin 4 sayılı Gaz inşaat-montaj kontrolünde iş icracısı, baş mühendis ve reis çalıştı. 1986 yılından "Azərqaztəmirtikinti" Trestinin başkanı, 1988 yılından Sıvı Gaz Üretim Birliği Başkanı, 1989 yılından Azerbaycan Devlet Yakıt Komitesi Başkan Yardımcısı olarak görev yapmıştır. 1992 yılından işletme faaliyeti olmuştur. 1996 yılından bu yana "Bakqaz" İmalat Dairesi Başkan Yardımcısı, 1998 yılından Azerbaycan Gaz İşlemesi Joint Stock Derneği Başkanı olmuştur. Hazırda SOCAR Başkanı'nın müşaviridir.
Yeni Azerbaycan Partisi üyesidir. YAP Hatai ilçe örgütünün başkanıdır.
2005 6 Kasım da 33 saylı Xetai birinci seçim dairesinden milletvekili olmuştur. Milli Meclisin Doğal kaynaklar, enerji ve çevre konularında sürekli Komisyonu üyesidir. Azerbaycan-Amerika Birleşik Devletleri, Azerbaycan-İngiltere, Azerbaycan-Litvanya, Azerbaycan-Rusya, Azerbaycan-Türkiye Parlamentolararası İlişkiler işçi gruplarının üyesidir.
Rus dilini bilir.
Evli, 4 çocuk babasıdır.
'' Eğer yeryüzünde bir kişi, yuvasından düşmüş olan tüyü bitmemiş kuş yavrusunu kaldırıp tekrar yuvaya koyarsa, Allah'ın hoşuna gider ve Allah kendisine merhamet eder.''
Bu kadar güzel bir kitabın, duyulmamış olmasına öyle üzüldüm ki. Kitabı öyleyken, böyle diye anlatmak yerine açık açık söylüyorum. Okuyun, okutun. O kadar hoşuma gitti, o kadar sevdim ki. Hüngür, hüngür ağladığım sayfalar oldu. Hatta kitabı çerçeveletip, salona asmayı filan düşünüyorum.
Medyada çıkan, '' ava giderken avlandı, Avcı kendini vurdu, vurmaya çalıştığı ayı, avcıyı komalık etti gibi haberleri gizli bir hazla izliyorsanız, bu kitabı çok seveceksiniz.spor olsun diye avcılık yapan insanlara da okutmak lazım. Belki utanırlar....Kalplerinde zerre vicdan kaldıysa açığa çıkar.
Yazar kitabında daha çok para kazanmak için doğayı tahtip edip, ağaçları nasıl kestiklerini ve hayvanları zevk uğruna nasıl yakaladıklarını, sırf sergileyebilmek için bir kurt ailesini nasıl parçaladıklarını anlatan güzel bir eser olmuş. Özellikle kurtlarla ilgili bölümleri Jack London’un Beyaz Diş eserini anımsatıyor ve onun gibi etkileyici ve sürekleyici olmuş. Yazarın eserinde de dediği gibi doğa er yada geç kendisine yapılanın öcünü alıyordu.
Karabağ’ın işgalinin bir ailenin yaşadıkları üzerinden anlatıldığı, zaman zaman insanı duygulandıran ayrıntılara yer verilen, sürekli iyilikte bulunmasına ve yardımlarda bulunmasına rağmen sırtından hançerlerinen Azeri halkının tüm bu sıkıntılara, eziyetlere, işkencelere rağmen vatan sevgisinin hiç azalmadan nasıl arttığını ve bir gün oralara kavuşacaklarına olan inancının kaleme alındığı karanlık bir dönemi aydınlatacak nitelikte bir eser olmuş.