Hay bin Yakzan'm bizdeki etkilerinden söz etmek mümkün değil. Çünkü biz ne Ibn Tufeyl'i, ne de eserini tanıyoruz. Batılılaşma süreci içinde "düşünsel bir göç", "ruhsal bir uyruk değişimi" olayı yaşayan aydınımızı değerlendirirken Sait Halim Paşa bunların "Bilgisizliğin en kötüsüne, kendini bilmeme"ye düştüğünü söylüyor.Gerçekten de aydınımız toplumumuzun ahlaki ve manevi hayatını, toplumsal ve siyasal geleneğini, kaynaklarını, anlayışını, kısaca toplumun dehasını temsil eden, ulusal varlığını, düşüncesini, kültür ve sanatını kuran değerleri küçümsemiş, aşağılamış, bunla rı araştırma ve inceleme gereği duymamıştır.
Ibn Tufeyl'in benzetmesiyle söylemek gerekirse evren, güneşin karşısındaki ilk aynadan başlayarak bir aynalar düzeneği içinde güneşin suretinin aynadan aynaya yansıyarak son aynadan suya yansımasından başka bir şey değildir. Dolayısıyla Tanrı bilgisine ulaşmanın en sağlıklı yolu tecellileri alabilmeye, o da insanın maddi ve manevi pisliklerden arınmasına, kalbini bir ayna gibi parlatmasına bağlıdır. Kalb bir ayna durumunu almca tecelliler orada yansımaya, eş deyişle işrak (aydınlanma) olayı, başlar.
Uzun yıllar önce okuduğum bu eser, senelerde geçse aklımdan çıkmamış olay sürgüsünü unutmuş olsam da hissiyatını kaybetmemiştim. Bende sordum kendime Neden tekrar okumayayım ki?
Bu kitap Hay Bin Yakzan, Absal ve Salaman’ım öyküsümden çok bizlerin gerçeklerle yüzleşmek üzere yazılmış bir öyküsü olduğunu düşünüyorum. Öyle ki ; bu eser Hristiyan mezhebinden Kuakerler bir ahlak kitabı olarak kabul etmiştir. Kitapla ilgili son en önemli ayrıntı ise 1700 yılında Oxford’da yayımlanmasıdır ki bu çok önemli.
Bu ilk felsefi roman ve ilk Robinsonad Tanpınar’ın deyişiyle “ Müslüman aleminin tek romanı” imiş. Kitabı ikinci kez okuyuşunda daha da iyi anladım ki şüphesiz çok sorgulayacagınız bir eser olacak.
* Hay’ın sandığın içinde adaya gelmesi ve doğuşu aslında öykünün bir çok motifinin Kuran’dan alınmış olmasını gösteriyor. Sandık içinde suya bırakılan Hay , Musa’nın suya bırakılmasını hatırlatmaktadır.
* Aynı şekilde adada hayvanlar doğal olarak örtülüydüler. Gizlenmesi gereken yerleri kuyrukla, kürkle ve benzerleriyle gizleniyordu. Kendisi bunlardan da yoksundu ve bu durumda ortaya çıkan ilk duygusu da “ Utanç” olmuştu. Bu durum yine bizlere direk “ Ağacın meyvesini yedikleri zaman kendilerine ayıp yerlere göründü , cennet yapraklarından oralarını örtmeye koyuldular (7/22) ayetini hatırlattı. Adem ve Havva cennette yasak meyveyi yer yemez bir bakıma meleksi saflıktan insani yapıya geçer geçmez , ilk olarak utanma duygusunu kendini göstermekte
Kitabı okuyacaklar özellikle alt metinleri muhakkak okusun. Detaylı ve düşündürecek harika bir eser.
Hay bin Yakzanİbn-i Sina · Yapı Kredi Yayınları · 20214,715 okunma
Fiziki alemi anlama ve anlamlandırmaya yarayan aritmetik, geometri, mantık, müzik, estetik, tabiat, astronomi, psikoloji ve fizik yardımcı ilimlerdir. Bütün bu ilimler ancak metafizik alemi anlamak ve kavramak için vardırlar.