About
1961 yılında Elazığ'ın Palu ilçesinde doğdu. İlköğrenimini tamamladıktan sonra sarf, nahiv, mantık,vaz', münazara, me‘ânî, beyân, fıkıh, hadis, tefsir, usûl vb. lisanî ve dinî ilimleri tahsil etti. 1989 yılında Mardin İHL'sini dışarıdan bitirdi. Çeşitli illerde dersler verdi ve çok sayıda öğrenci yetiştirdi. 1997 yılında Fırat Ünv. İlahiyat Fakültesi'ne girdi ve 2001 yılında buradan birincilikle mezun oldu. 2002 yılında DİB. İstanbul Haseki Eğitim Merkezi'nde başladığı eğitimini 2004'te birincilikle bitirdi. 2002'de F.Ü. S.B.E. Arap Dili ve Edebiyatı bilim dalında başladığı yüksek lisansını 2005'te tamamladı.
Doç. Dr. Fikret Karaman ile birlikte tercüme ettiği Abdullatif Harputî'nin "Tenkîhu'l-Kelâm" adlı eseri TDV Elazığ Şubesi (2000) yayınları arasında yayımlandı. Evli ve beş çocuk babası olan müellif halen Pertek İlçe Müftülüğü yapmaktadır.
Title:
Türk Yazar
Birth:
Palu, Elazığ, Türkiye, 1961
Readers
2 readers liked.
7 readers read.
11 readers will read.
Books
Çevre, İnsan ve Sorumlulukları...
0/10
Bediüzzaman'ın Gözüyle Küresel...
7/10
Mevlana ve Konfüçyüs Hayatın A...
0/10
Erkete Yaşadığımız Aşklar Oldu...
5/10
İslam Çevre Ahlakında Mizan Ka...
0/10
Ben Şimdi Ölecek Miyim?
0/10
Nebevi Fiil ve Terklerin Anlam...
0/10
Yalnız Gezegen
0/10
İslam Düşüncesinde Dil ve Varl...
0/10
Fıkıh Usulünde Ta’lil Tartışma...
0/10
Translated Books
Quotes
Dahası, kendine yabancılaşan insan iç dünyasıyla da savaş halindedir. Ruhu bedenine, bedeni de ruhuna isyan etmektedir. Modern toplumlarda intiharların artışını bu olguyla açıklayan bilim adamları az değildir (Menniner, 1938). İşte, bu çağa aspirin çağı diyen ilim adamları, bütün bu sıkıntılardan kurtulmak için hemen aspirine koşan, aspirin ve benzeri ilaçlardan medet uman insandan hareketle bu tanımı yapmışlardır. Ancak uyuşturucunun ülkemizde bile büyük boyutlara ulaştığı düşünülürse, aspirin çağının çoktan gerilerde kaldığı söylenebilir.
Kısaca gerek klasik Yunan gerekse Hıristiyan anlayışının temel varsayımı insan doğa ilişkisinin, insanın doğaya hâkim olması ve onu kendine boyun eğdirmesidir.
"İnsan dışında hiçbir canlı doğal dengeleri bozamaz."
Sorunlarımızın temeli dini olduğuna göre, çözümü de dini olmalıdır.
Kur'ân terminolojisine göre, Araplar için sıradan ve önemsiz birer nesne olarak görülen tabiat varlıkları Allah'ın varlığının ayetleri olarak yeniden tanımladi (Izutsu, 1975). [Kur'ân), "yalniz Arapların Allah hakkındaki inançlarının mahiyetini değiştirmiyor, bütün düşünce sistemlerini değiştiriyordu. İslam'ın Allah tasavvuru, kâinat hakkındaki bütün düşünce yapısını derinden etkiliyordu. (...) Bütün varlıklar ve değerler yeni baştan düzenlenen alanına taşınıyordu. Tek istisnası olmaksızın bütün kâinat unsurları, eski yerlerinden aliniyor, bu yeni alana yerleştiriliyordu (Izutsu, 1975). Dahası Kur'an, muhataplarıyla âlem arasında etik bir boyut da oluşturuyordu. Başka bir ifadeyle "Kur'ân'ın öğretisine göre gerçek imâna erişmek için gerekli temel şartlardan biri, çevresini saran tabiat varlıklarını, basit birer eşya gibi değil, fakat Allah'ın insana olan iyiliğinin belirtileri olarak görmesiydi" (Izutsu, agy).
Kur'ân'ın, Hz. Peygamber'in kişiliğinde muhataplarına ilk emri "oku” idi. Bu sadece yazılı bir metni, kitabı veya ezberden bir şeyi okumanın çok ötesinde bir "oku”maya çağrıydı. Cahiliye toplumunun âlem tasavvuruna göre "cansız, ruhsuz ve anlamsız olan âlem, bu yeni “okuyuşla” yeni bir anlam kazanacaktı. Sadece şu ayet bile Kur'ân'ın âlem anlayışında yaptığı köklü değişimi göstermeye yeterlidir: "Göklerde ne var, yerde ne varsa Allah'ı tenzih ve tesbih eder” (57. Hadîd:1; 6. Cuma: 21; 17. İsrâ':44).
Updates
Bazı sıkıntılar beraberinde ikramlar taşır. Hz.Meryem:"Keşke bundan önce ölseydim" temennisinde bulunurken karnında bir peygamber taşıdığını bilmiyordu.
İbrahim Özdemir
Comments and Reviews
