Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

8.0/10
3 Kişi
3
Okunma
0
Beğeni
577
Görüntülenme

Hakkında

Profesör İlham Dilman 1930’da İstanbul’da doğdu. 1950’de Robert Kolej’den lisans derecesini aldıktan sonra felsefe okumak için Cambridge Üniversitesine gitti. 1953’te B.A. derecesini aldıktan sonra John Wisdom’un yönetiminde doktora çalışmasına başladı. 1959’de Cambridge’de ‘Psikanalize felsefi bir yaklaşım’ konulu teziyle doktora derecesini aldı. Daha sonra askerliğini yapmak için Türkiye’ye döndü. 1961’de aldığı bir yıllık bir üniversite öğretmenliği (tutorship) teklifi üzerine Swansea’ye gitti. Ertesi sene okutman (lecturer) olarak akademik kariyerine başlamış oldu. Wales Üniversitesi, Swansea Üniversite Kolejinde felsefi eğilimlerine yakın bir ortam ve arkadaş olabileceği kişiler bulan Dilman burada geçirdiği altı yıldan sonra University of California Santa Barbara, University of Oregon at Eugene ve Hull University’de bulunarak hocalık yaptı. Daha sonra döndüğü Swansea’de akademik kariyerini sürdürdü. 1984 yılında kendisine kişisel bir kürsü tahsis edildi ve 1994'te araştırma profesörü seçildi. 1997’de emekli oldu. Swansea felsefe bölümünde Dilman kendini felsefi eğilimleri 20. yüzyılın en önemli filozoflarından Ludwig Wittgenstein’a yakın olan felsefeciler arasında buldu. Bu bölüm, zaman içinde Anglosakson akademik çevrelerinde ‘Swansea Wittgenstein Okulu’ olarak anılacak bir akımın geliştiği yer oldu. John Wisdom’un etkisinde kalan ve daha sonra Swansea’de Rush Rhees ile tartışmalara giren Dilman zamanla Wittgenstein felsefesine yaklaşımını geliştirip derinleştirdi. Pek çok kitabında, özellikle de Induction and Deduction : A Study in Wittgenstein / Tümevarım ve Tümdengelim : Wittgenstein üzerine bir inceleme (1973), Studies in Language and Reason / Dil ve akıl üstüne çalışmalar (1981), Language and Reality : Modern Perspectives on Wittgenstein / Dil ve gerçeklik : Wittgenstein üzerine modern görüşler (1998) ve son kitabı Wittgenstein’s Copernican Revolution / Wittgenstein’ın Kopernik devrimi (2002)’da Dilman dilin manalı olduğu özel yaşam biçimlerinden koparılarak kurulan soyut metafiziğin diline karşı çıkmaya uğraşmıştır. İlham Dilman yirmi kitabı ve en saygın akademik dergilerde yayımlanmış sayısız makalesi ile ülkesinin ve yaşadığı ülke olan Büyük Britanya’nın dışında da çok iyi tanınan büyük bir düşünürdü. Bütün bunların dışında dürüstlüğü, yumuşaklığı ve hoşgörüsü ile de olağanüstü bir insandı. Tatlı ve yumuşak diliyle, İngiltere, Fransa ve Amerika’da sürdürdüğü hayatına rağmen kendisini doğup büyüdüğü Türkiye’ye bağlayan kimliği hiçbir zaman unutmamış gerçek bir İstanbul efendisiydi. Kendisine sağlayacağı kolaylıklara rağmen Türkiye dışında bir ülke vatandaşlığına geçmedi. Hayatının son yıllarında Türkiye’de hocalık yapma isteklerinin bir türlü gerçekleşememesi onu üzüyordu. İlham Dilman son yıllarında yakalandığı kanser hastalığı ile üç yıl mücadele ettikten sonra Fenerbahçe’deki evinde 17 Ocak 2003'te vefat etti.
Unvan:
Yazar, Prof.
Doğum:
İstanbul, Türkiye, 1930
Ölüm:
İstanbul, Türkiye, 17 Ocak 2003

Okurlar

3 okur okudu.
4 okur okuyacak.
1 okur yarım bıraktı.
Reklam

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Sevmek haddizatında incinebilir olmaktır.Herhangi bir şeyi severseniz, kalbiniz kesinlikle incinir, hatta "muhtemel" kırılır.
Sevgiye gelince, bence, sevgiyle pek az alakası olan çok sayıda cinsellik ifadesi olduğu gibi, aynı şekilde cinsellikle pek az alakası olan sevgi biçimleri de vardır. Duygulanım bir tür sevgi biçimidir. Ama Freud'un aksine ben, elbette bir cinsellik ifadesi olabilse de bu haliyle duygulanımın cinselliğin bir parçası olmadığını iddia edeceğim. Bir insan ya da hayvanın kişide bir duygulanım uyandırıp kişinin doğal olarak onu kucaklamak istemesi pek çok durumda cinsellikle tamamen alakasızdır. Cinsek lik elbette saf bir duygulanım veya dostluk ilişkisine dahil olabilir, o zaman duygulanım cinsel bir mahiyet kazanır. Ama bu, duygulanımın baştan beri cinsel olduğu anlamına gelmez; öyle olabildiği gibi olmayabilir de.
Sayfa 114Kitabı okudu
Reklam
Sevgi vakadan vakaya değişen o kadar çok farklı duygu, temayül ve arzuyu bir araya getirir ki sonunda insan hayatı içinde sevginin pek çok farklı ifadesi olur. Sahip olma, ele geçirme, dokunma, iletişime ve bir tür birliğe geçme, tefekkürde bulunma, sevilen kişiden keyif alma, sevilen aracılığıyla yaratma veya dogurma, verme, özen gösterme, koruma, sevgiye layık olma arzularından bahsetmiştim. Bu arzu ve eğilimler güzellik, yani sevilenin sevenin gözünde taşıdığı büyü, onun duygularındaki aziz yeri tarafından esinlenir. Sevgi belki de sevilenin bir keyif nesnesine dönüştüğü bir algı biçimi olarak daha iyi tarif edilebilir. Ya da gözetme ve bağlılıkla örneklendirilen bir irade yaklaşımı olarak da tarif edilebilir. Sevgi aynı zamanda bir ilişki tarzıdır.
Sayfa 125Kitabı okudu
Şu veya bu biçimiyle cinselliğin, yetişkin cinsel sevgisinde. ki sevgiyle özdeş olan çocuk sevgisinin bir parçası olabilmesinden, kimse genel anlamda sevginin cinsel mahiyeti hakkında büyük bir çıkarıma ulaşmamalıdır. Freud'un yaptığıysa tam olarak budur. O sevgiyi zorunlu olarak illa ki bir cinsellik ifadesi olarak görür. Bu bağlamda iki farklı kelime kullandığını görmek de ilginçtir: hem “libido,” hem de “eros” kelimelerini kullanır, Erostan bahsederken cinselliğin sevgiyle özdeşleşerek kazandığı özellikleri kastetmektedir, örneğin yaratıcılığı. Böylece bunu bir “ölüm içgüdüsü”nün, temel ifadesini yıkıcılıkta bulan bir içgüdünün karşısına yerleştirir. Bu yüzden onun sevgiyi cinsellikle özdeşleştirmesi sevginin insan hayatına ne katabileceği konusunda bazen onun görüşünü kısıtlarken, bazen de onun önplana çıkartmak istediği de zaten bu kısıtlılıktır. Ama bunlara daha sonra değineceğim. Şu an cinsel sevgi dahil olmak üzere sevgi hakkında görüşüyle ilgileniyorum.
Sevgi, seven için bir sınav ve seven kişi kalbini açık tutup, yüz çevirmediği sürece sevgi büyüyor.Kitabın başinda alıntıladığım şiirinde Halil Cibran'ın dediği gibi, sevgi "sizi büyüttüğü ölçüde, budayabilir de." Büyüme, budanmayla birlikte gelir.
Henüz kayıt yok

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
Reklam
Henüz kayıt yok