Öncelikle kitabın kapağındaki sadelik beni benden aldı. Bu yüzden de ilk olarak bu kitabı okumayı tercih ettim. Kitap oldukça kısa öykülerden oluşuyordu. En uzun öykünün 5 sayfa sürdüğünü rahatlıkla söyleyebilirim. Yani kendinize bir öykü okurum diye okumaya başladığınız vakit kitabı yarılayabiliyorsunuz.
Yazarın kalemini ilk defa bu kitapla okumuş oldum. Bazı öyküler beni içine çekmeyi başardı. Özellikle bazılarından birer romanın parçası olabileceğini düşündüm.
Zaten kitabın isminden ve kapağından içeriğinin depresi olacağı açıkça belli ediliyor ama anlamak için okumak gerekiyor. Genel olarak karakterin iç duygularına önem veren yazıları vardı. Zaten karantina sürecinden beri sıkıntılı olan ruhum için hiç iyi gelmeyen bir kitap oldu maalesef.
Öykülerin çoğu oldukça akıcıydı ama hoşuma gitmeyen birkaç şey vardı. Bazı cümlelerin devrikliği de bunlardan biriydi. Çünkü bazı yerlerde cümleyi anlamak için defalarca okumak durumunda kalıyorsunuz. Karakterin iç dünyalarını betimlemeleri bazı kısımlarda kendini çok tekrarlamıştı.
Yazarın -sanırım- ilk eseri olduğu için kusurların olmasının oldukça normal olduğu kesin. Bir diğer kitabı da elimde olduğu için iki kitap arasında dağlar kadar fark olacağına eminim. Bu yüzden diğeri kitabını da kısa süre içerisinde okuyacağım.
Kitaptaki favori öykülerim olaymayı başaran öyküler şunlardı:
Kış - sayfa 13
Bağışlamak - sayfa 73