Abdüllatif bir rüya görmüştü; bir tas içinde başının kendine sunulduğunu görmüş ve korku ile uyanarak, Nizamî'nin şiirleri ile fal bakmaya başlamış ve "baba katiline hükümdarlık nasip olmaz, nasip olsa da altı aydan fazla sürmez" beyti çıkmıştı. Abdüllatif, suikast sırasında Türkçe olarak "Allah ok teğdi" diyerek atından düşmüş, bunun üzerine yanındakiler kaçmışlar, suikastçiler ise hükümdarın üzerine atılarak, başını kesip, Uluğ Beg medresesinin kapısında teşhir etmişlerdi.
Sayfa 116 - Türk Tarih Kurumu YayınlarıKitabı okudu
Hüseyin Mirza'nın zamanı garip bir zamandı.
Hakimiyetinin ilk 6-7 yılında hükümdar dindarca bir hayat sürmüş, ondan sonraki 40 yılda ise hergün öğle namazından sonra içmiştir.
Sayfa 141 - Türk Tarih Kurumu YayınlarıKitabı okudu
Osmanlı hükümdarı II.Murad ölünceye kadar Şahruh'a bağlılıktan ayrılmamıştı. O, ne şekilde olursa olsun ikinci bir Timur tehlikesi ile karşı karşıya gelmek istemiyor ve bu bakımdan gaza ile uğraşmayı Timurlular ile arasında ihtilâf yaratmaya tercih ediyordu.
Sayfa 94 - Türk Tarih Kurumu YayınlarıKitabı okudu
Hükümdar ekseriyeti seyyid ve ulemadan olan bazı kimseleri yine Gevherşad'ın ısrarı ile astırdı. Hâlbuki böyle bir şeye dinî kendi siyasi maksatlarına alet eden, üstelik ulemadan hiç korkusu olmayan Timur ve dedesini taklit eden Uluğ Bey bile cesaret edememişlerdi. Dindar bir hükümdar olarak bilinen Şahruh'un haleflerinin daha sonraları mahvolmalarının ve hükümdarlığın Miranşah ve Ömer Şeyh'in oğullarına geçmesinin sebebini, seyyidlerin beddûalarında arayan yazarlar çıkmıştır.
Babür'ün bütün gayretlerini rağmen Mâverâünnehr ve Harezm, Özbek hakimiyetinden kurtarılamayarak, Timurlu ailesi ancak Babür'ün Hindistan'da kurduğu devlet sayesinde varlığını koruyabildi.