İsmail Süphandağı

Batı ve İslam Arasında Oryantalizm yazarı
Yazar
9.0/10
2 Kişi
15
Okunma
4
Beğeni
1.548
Görüntülenme

İsmail Süphandağı Sözleri ve Alıntıları

İsmail Süphandağı sözleri ve alıntılarını, İsmail Süphandağı kitap alıntılarını, İsmail Süphandağı en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
... güzel, hiçbir geometrik kalıba sığmayan ahengin görünümüdür.
Vaad edilen mutluluk?...
Reklam insana özgür olduğu hissini verir. Sunduklarından birini tercih etmede özgür olduğunu hissettirerek insanı avlar. Oysa önünde sonunda insanı, sunduklarının kölesi durumuna getirir. Onlara bağımlı yapar. Geçmişi mutsuzluk ile kodlar. Sunulanlara sahip olunduğunda ise vaad edilen hep mutluluktur.
Reklam
Hiçbir şey ruh kadar güzelliğe aç değildir ve hiçbir şey ruhtan daha kolay güzelleşemez. Kandinsky
"... Senden bu cihan içre nişan ister idim ben Ahir bunu bildim ki cihân hep sen imişsin"
İnsanı, kesinlikten uzak kalmaya zorlayan sebeplerden biri de kalbin hâlleridir. Nitekim Nursi, 'tecdid-i iman” terkibiyle kalpte imanın sürekli yenilenmesi gerektiğini vurgular. Çünkü insanın, hep aynı hâl üzere kalması pek kolay değil. Necip Fazıl'ın “Boşuna gezmişim, yok tabiatta / içimdeki kadar iniş ve çıkış/ mısraları da kalbin hâline gerçekçi bir göndermedir. Dolayısıyla insanın hep aynı hâl üzere kalmak noktasında kendinden emin olamaması, onun ihtimaller üzerine kurulu olduğunu ima eder. Allah resulünün (asm) bir hadislerinde geçen “kalbimi dinim üzere sabit kıl" duası da bunu gösterir. Bir yönüyle insanın hep teyakkuzda olmasını gerekli kılan bu durum, dil zemininde ise onun kesinlik ve zorunluluk içeren dil kullanımından uzak durması gerektiğini belirtir. Aynı zamanda mutlakçı bakış açısıyla bir başkasını kendi düşünce ve eğilimlerimize göre şekillendirmenin ne denli haksızlık içerdiğini ortaya koyar.
Said Nursi, anlam ile eylem arasındaki hiyerarşide bir sıralamaya dikkat çeker: Tahayyül, tasavvur, taakkul, tasdik, iz'an, iltizam ve itikat.* Tahayyül, idrak edilen âlem ile idrak edilemeyen âlem arasında bir nevi berzah görevi görür. Tasavvur ise hayalde iç içe karışık vaziyette olan şeyleri; resme dönüştürme, betimleme veya onlara bir şekil kazandırma aşamasıdır. Taakkulde bir bakıma surete bürünmüş “şeyler” birer ilgi ile birbirine bağlanır; “şeyler” arasındaki sebep — sonuç zinciri kurulur. Bundan sonra ise tasdik; onaylama gelir. Onaylanan şeyin bir anlayışa dönüştürülmesi iz'an aşamasında gerçekleşir. Bir bakıma, içselleştirilmiş bir anlam olayıdır bu. Sonrasında ise iltizam; gereklilik aşaması var. Son aşama olan itikatta ise bir gereklilik olarak kabulü tamamlanmış olan düşünce, eyleme geçirilir. Said Nursi'nin dikkat çektiği bu hiyerarşi, Umberto Eco'nun ifadesiyle “deneyimin düzensizliğine biçim verme” olarak okunabilir.
Reklam
44 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.