Olağanüstü Sıradışı ve Mükemmel, benim gibi Türk edebiyatının çağdaş eserlerine bir şans vermek isteyen okurlar için güzel bir seçim. Kurgusu çok orijinal olmasa da sürükleyici bir roman. Karakterleri yer yer özdeşleştirmek kendimle, bana iyi hissettirdi. Mert’in yer yer kendinde oluşmuş davranış ve düşünce şekillerini fark etmesi, ki bunların farkına varması tadını epeyce kaçırıyor, benim de bazı kalıpları fark etmeme neden oldu. Kendini fazla beğenmek diyemeyeceğim ama bir şekilde de kendini üstün görme durumunun işlemesi insana sanırım bu. Yaptığı iş ve hayatın süregelen sıradanlığında kendini unutmuş, duygularıyla iletişim kurmayı bırakmış bir karakter Mert. Karakterle beraber benim de kurgu esnasında bir şeyleri keşfetmem hoşuma gitti diyebilirim. Olay yeri olarak da yapılan tasvirler iç açıyor gerçekten. Bu konuda da gönül ferahlığı duyduğumu söyleyebilirim.
Biraz yeni bir şeyler olsun, biraz keyifli biraz da sürükleyici olsun diyorsanız aradığınız kitap, bir şans verebilirsiniz.
Herkesin okuması geren gerçeküstü olaylar gibi gözüken ancak anlatılan her şeyin ne kadar gerçekçi olduğunu gözler önüne seriyor. İnsanlarin dünyayı kirlettiğini çarpıcı bir şekilde anlatıyor.
İnsanların İstanbul’a eziyet çektirdiğini öne sürerek 7 ayrı kişinin hikayesini kurguyla anlatan bir roman. Çok sağlam kurguları ve kendine çeken anlatımı ile romanın içinde kayboluyor insan adeta. Bahsedilen 7 kişinin tek ortak noktası olan ve bir nevi diğer olasılıklardaki “İstanbulların” birbirine geçiti olan Babil, benim bakış açımla Babil kalesine benzetilmiş. Babil’in de 7 katı olması ve 7 ayrı kişinin hikayesinin anlatılması bu iddiayı güçlendiriyor.
Bu 7 ayrı kişinin 7 ayrı İstanbul’unda ayrı felaketler oluyor. İnsan, acaba bu roman bize ne mesaj vermek istiyor diye düşünmeden edemiyor. Okunulabilir, güzel bir kitap.