Jacques Vaché, Fransiz ordusunda bir asker, bir dadaist.
1895'te doğan Jacques, Birinci Dünya Savaşı'nda cephede fiili çarpışmada yaralanır ve Nantes hastanesine kaldırılır. O hastanede, kafasında yeşermek ve ilan edilmek için artık gün sayan karamsarlığın çocugu dadaist Andre Breton'la tanışır. Breton, Vaché'nin isyancı karakterine ve kıvrak zekasına hayran olur. Bu tanışma her iki tarafı da derinden etkileyen bir dostluğa dönüşür ve Vaché iyileşip cepheye döndüğünde bile Breton'la ilişkisini kesmez. Ona mektuplar yazar. Savaşın insanin duygularını nasıl yerle bir ettiğini ve ne için, kimin uğruna savaştığını hiç anlamadığına dair muhteşem mektuplar yazar.
Sonrasında yine bir yalnız kaldığı otel odasına çok sevdiği üç arkadaşını çağırır. İntihar etmeye kararlıdır. Dostlarına zehirli kahve ikram ederek onları da kendi intiharına ortak eder.
Biliyorsunuz daha bitmedi. Almanlar bu sabah bize mermilerini yolladılar, hattın 12 kilometre ötesine- bu kadar çok geeeeeenç ölmek istemem! Ah! Sonrası BOKTAN.