Ortaçağın Avrupası'nda geçen bu öykü, Siegfried adlı kahramanı anlatmakta. Siegfried'in ne denli güçlü ve de yetenekli, aynı zamanda cesareti ve iyiliği ile dostlarına düşkünlüğü anlatılmakta.
Öykü Siegfried'in demirci Mimer'in yanına çırak olarak verilmesi ile başlar. Babası ise bir kraldır, oğlunun bir işle uğraşıp, bilge bir kral olmasını ister. Böylece Siegfried'in ustası ile yeni günleri başlar. Mimer ise çok ünlü bir demircidir, hatta başka bir diyardan gelen Amilias, Mimer'den daha iyi bir demirci olduğunu kanıtlamak için muhteşem bir zırh dövmüş ve bu zırhı da kuşanıp, Mimer ile mücadele etmeye gitmiştir. Amilias'ın kudretli zırhının ne kadar dayanıklı olduğunu duyan Mimer ise ona karşı koyacak bir silah yapmak ister, bu işi ise çırak Siegfried üstlenir. Genç Siegfried öyle bir kılıç döver gibi, Mimer bile hayret eder. Nihayetinde bu kılıcı kavrayan Mimer, Amilias'ı kolaylıkla yenmeyi başarır ve Siegfried'in de hikayesi başlamış olur. Yapmış olduğu bu kılıç ile ünlünecek olan Siegfried, gelecekte büyük bir kral olup dostlarına güven, düşmanlarına korku salacak, fakat sonu sevdiği insanlara sadakat ve iyiliği sonucunda belirecektir.
Gayet hoş, epik bir öykü. Bol bol İskandinav mitolojisinden alınmış ara hikayelerde bölümlere sıkıştırılmış, Siegfried'in öyküsünden bağımsız olsalar da yine esere bir renk katılmış.