James Hollis Reviews
You can find James Hollis reviews, James Hollis book reviews, James Hollis ratings on 1000Kitap.
"İnsan özgür doğar ve her yerde zincire vurulmuştur."
Bir erkek çocuğu düşünün acıktığında yemek verilmiyor, üşüdüğünde üstü örtülmüyor, elini uzattığında eli boşlukta kalıyor, tebessüm ettiğinde hep asık bir suratla karşılanıyor. Konuşmak istediğinde sesinin yankısı azalarak kendisine dönüyor. Bütün istekleri, birer oyuncak asker gibi küçük bacaklarıyla dengeyi sağlayamıyor ve devriliveriyor. Bütün
304 syf.
·
Not rated
James, ancak orta yaşla (40) birlikte gerçekten kim olduğumuzu bulabileceğimizi ve anlamlı bir hayat sürdürebileceğimizi söylemektedir. Özellikle bu yaşlarda büyük ikilemle karşı karşıya kalmış kişilerin geleceklerini hayatlarına nasıl yön verecekleri konusunda birçok öneride bulunmaktadır. Bu kişiler yaptığı işi anlamsız bulanlara, evliliklerinde ve ilişkilerinde yabancılaşma yaşayanlara, hayatı anlamsız bulanlara, hayatın başkası tarafından yazılmış bir senaryo olduğuna inananlara seslenmektedir. Ve bunun en büyük etkisi de geçmişte yaşananların bugüne etki ettiğini söylemek. Geçmişi yargılamamak gerektiğini, geçmişin olması gerektiği gibi olduğunu ama bugünün olasılıklarından vazgeçmemek gerektiğini dile getirmektedir. Çünkü çocukken yaptığımız seçimlerin suçlusu biz değilizdir.
Ama orta yaştan sonra artık gerçekten kendi başımıza olduğumuz ahlaken ve psikoljik olarak bu yolculuğun sorumlusuyuzdur. Sadece dış dünya değil kendi ruhumuz da sorumlu tutar bu yolculukta..
İnsanların sürekli kendi hayatını birinci yarısıyla suçlayıp bu yüzden bir şeyleri düşünmeden, taklit bir döneme girdiği, derin düşünmeden kendini geri çekmektedir. Çünkü insan kendi ruhuyla kalmaktan korkmaktadır. Ruha yapılan yolculuk zor bir yolculuktur...
İnsanların kendi içinde halletmesi gereken çok sorun var orası kesin...
Kitabı okumaya Eylül Türk Hanımefendi'nin kitaptan yaptığı alıntıları ve kitap üzerine yaptığı incelemeyi okuduğumda karar verdim ve sipariş ettim.
Kitabı okurken insanın yaraları, derin acıları için içim acıdı. İnsan olmak zor zenaat...
Yazarın inanç sistemi ve dünya görüşü farklı olduğu için çıkarımlarının herbirine yüzdeyüz katılmak mümkün değil tabii ki, fakat insanın acılarına ve insan olma macerasına farklı bir perspektiften bakma imkanı sunduğu da bir vakıa...
Okuduğum için pişman değilim, okumanızı tavsiye ederim arkadaşlar
Önyargılarımızın değil ama, kendi dünya görüşümüzün imbiğinden geçirerek...
Bereketli, insanlığın acılarını azaltan bir okuma olması dileğiyle...
Erkeklerin iyileşmesi üzerine…
“Satürn, gücünü elinden alacaklar diye çocuklarını yiyen kadim Roma tanrısıydı.” Arka kapaktaki giriş cümlesi, erkeklerin yaralanması ve iyileşmesi üzerine psikolojik / ruhsal bir rehber olan bu kitabın çıkış noktasını güzel açıklıyor: Ataerkil sistemin ta kendisi Satürn. 
Doğrudan erkeklerin psikolojik iyileşmesine hitap eden bir kitap pek yok. Hatta siz de benim gibi daha önce hiç böyle bir kitap görmemiş, okumamış olabilirsiniz. Lütfen okuyun. Ataerkil sistemin binlerce yıldır sadece kadınları değil erkekleri de nasıl kendi özlerinden uzaklaştırdığını, onlara belirli roller biçip asıl güçlerinden kopardığını ve yalnızlaştırdığını anlatıyor. Elbette sadece sistem değil mesele. Bireysel olarak da her erkeğin annesinden ayrışması, babasıyla olan meselelerini çözmesi ve sağlıklı ilişkiler için kendi içindeki dişil tarafı anlaması gerekiyor. Yol uzun, niyetli olmak kıymetli.
Kitabı kendisiyle yüzleşmeye ve gelişmeye açık olan tüm erkeklerin okumasını diliyorum. Umarım sayıları çoktur. Ne yazık ki kitabın baskısı bulunamıyor, ben Nadir kitap’ta bulmuştum. Dilerim yeni baskısı daha iyi bir çeviri ile yapılır.

"Ruhun başkaldırısı insana dost bir başkaldırıdır."
Ruhumuzun başkaldırısını en son ne zaman hissettik? Bunu can sıkıntısı olarak da okuyabiliriz. Nedensiz bir can sıkıntısı belki...vicdanımızın tüm varlığımıza uyguladığı azap veya... Neden belirli bir yaştan sonra daha sıklaşıyor? Hadi barem belirteyim özellikle otuz beşten sonra...
Uzun bir sürede okuduğum ve neredeyse yarısını alıntı olarak paylaştığım kitaptan çok etkilendiğimi belirtmekte yarar var. Aynı zamanda psikanalist olan yazarın genelde Jung'un görüşlerine göre değerlendirdiği, yaşam, mutluluk, ego, benlik,ruh ve psikoloji konularında görüşlerini aktardığı kitapta aslında yaşamımızı çocukluğumuzdan yetişkinlik dönemine kadar toplumsal normlara, başarılı ve erdemli yaşamaya ilişkin hedeflere yönelik beklentilerle yaşama anlam yüklememiz sonucunda benliğimizden, ruhsal yolculuğumuzdan uzaklaştığımızı, bunun da en hafif şekilde anksiyete ve depresyona sebep olduğunu vurgulamaktadır. Özellikle de başarılı ve doğru bir insan olmanın başkaları tarafından onaylanma, kabul edilme kaygısını taşımaktan dolayı, ruhumuzla çelişkiler yaşadığımızı, hayatımızı gerçek anlamda yaşayamadığımızı çok net bir şekilde ifade etmektedir. Yaşadığımız travmalar, kaygıların sebebini de buna bağlamaktadır. Yaşamın gerçek amacının mutlu olmak değil, yaşamın anlamını kavramak olduğunu ifade eden yazar, anlam arayışına sebep olan durumları tek tek ortaya koyarken son bölümde de ruhumuzla nasıl barışabileceğimizi, yaşamımızı gerçek anlamda nasıl yaşayabileceğimizin yollarını da okuyuculara aktarmaktadır. Ve özetle der ki; " Ruh, her birimizden daha büyük, daha geniş bir hayat yaşamamızı talep eder..." Keyifli okumalar...