Dağarda da kartal bulunuyor; köylülerin elli kuruşa kartal sattıklarina şahit oldum.
Soylu kişiler bu hayvanı atmacayla yakalıyorlar; bu seyredilmesi çok ilginç bir şey. Atmacanın kartalı yakalaması şu şekilde oluyor: Atmaca kartaldan daha yüksekte uçuyor, ardından hızla onun üzerine atılıyor, pençeleriyle böğrünü yakalıyor ve uçmaya devam ederek kanatlarıyla da başını dövüyor.
Bazen atmaacayla kartalın birlikte düştükleri oluyor. Atmacalar ceylanları da bu şekilde durduruyorlar ve avcılann onu yakalamasını kolaylaştıyorlar.
Gürcistan asıllı İranlılar, özellikle de saray erbabı ve silah adamları, yanaklardaki ve çenedeki sakalları çok kısa tutup bıyıklarını uzatıyorlar, hem de öyle uzatıyorlar ki bazıları bıyıklarını kulaklarının arkasına kadar atabilir.
İkinci gözlemim ise yeryüzünde Türkler kadar kolay kandırılan ve kandırılmış bir halkın olmamasıdır. Doğal mizaçları çok sade ve kabadır, kandırılmaya çok müsait insanlardır. Bu yüzden Hristiyanlar onlara sayısız düzenbazlıklar ve hoş olmayan hileler yapıyorlar. Bir süre kandırılıyorlar ama gözlerini açtıklarında, öyle sert bir darbe indiriyorlar ki kendilerine yapılan her şeyin öcünü bir seferde alıyorlar.