İki adam alın. Fizik ve ahlak bakımından tamamen aynı olsunlar. Kıyaslamayı basitleştirmek için ikiz diyelim. Daha sonra ayırın bu iki adamı. Farklı ortamlara götürün. Birincisini bir ormanın dibine götürün, oduncu olsun. İkincisini bir saraya yerleştirin, bir efendi olsun.
Zaman geçsin, yeni koşullar içinde kalsın her ikisi de. Yirmi yıl sonra yine alın bu iki adamı. Kıyaslayın. İri elleri, kamburlaşmış sırtı, açık havanın esmerleştirdiği yüzüyle oduncu, büyük ihtimal göbekli ve nazlı biri haline dönüşen kardeşiyle fizik bakımından belli belirsiz bir benzerlik gösterecektir artık. Üstelik bu iki adam aynı biçimde de düşünmeyecek, toplum hakkında farklı yargılarda bulunacaklardır.
Denemeye değer. Aslında gerek de yok. Yaşam gerçekleştiriyor zaten bu deneyi. Bunun için etrafımıza bakmamız yeterli. Okul sıralarında birlikte olan çocuklar, yabancı oluyorlar birbirlerine büyüyünce. Birbirlerinden ayrılmayan gençlik arkadaşları, araya biraz ayrılık girince birbirlerini unutuyorlar ve yaşamın akışı içinde geriye kalan tek ortak noktalarının anıları olduğunu fark ediyorlar. Bunun nedeni aynı ortamda yaşamamış, aynı yolu izlememiş olmaları. Bizim örneğimizde de oduncu ile efendi, sömürülen ve sömüren oldular.
Eylemciler "Cesaret korkmamak değil, önce korkuyu yenmektir. Yalnızca budalalar korkmadığını söyler. Onlara da ihtiyacımız yok. Sonucu bilerek savaşmayı kabul eden insanlar gerek bize. Onlar da bizde var. Böylelikle güven içinde ilerleyebiliriz, zafer bu yolun sonundadır..."
Kim mi kurtaracak seni, köle?
Görecekler seni, kardeş,
yuvarlananlar uçuruma,
duyacaklar çığlıklarını:
Seni köleler kurtaracak kurtaracaksa!
Ya hep beraber ya da hiç birimiz.
Kurtulmak yok tek başına yumruktan ve
zincirden.
Ya hep beraber ya da hiç birimiz.
Böyle diyor, kitapları Nazi'ler
Ekim okumalarına çok güzel bir kitapla başlamış olmanın mutluluğu ile Eylemciler için bir şeyler yazmak istiyorum. Yordam Kitap'ın çevirilerini severek okuyorum ve Eylemciler de bunlardan biri. Okay Gönensin güzel iş çıkarmıştı yine. Kapak tasarımı ise Savaş Çekiç. Bakınca bile insanı etkileyen, içine çeken bir hikâyesi var kapağın.
1910'da
Beni çok etkileyen,tarih sayfalarında gezmemi sağlayan, Paris sokaklarından Nazi kamplarına götüren ayrıca insanı da alıp götüren çok güzel bir anı roman.Hem tarihe tanıklık etmemizi sağlıyor, hem kampları,taş ocaklarını, zulmü, hüznü anlatıyor hem de umudu,direnişi,dayanışmayı,insanlık onurunu korumayı örgütlüyor.Laffitte Komünist Parti üyesi olduğu için kamplara götürülüyor,eşi de orada hayatını kaybediyor.Hem o dönemin aktarılması hem de kamptaki tutsakların hikâyeleri ile zenginleştirilmiş olması bakımından, hem de dilinin akıcılığı ile çok özel bir anı romana imza atmış yazar.Kitabın en hoşuma giden tarafı umudun,direnişin hiç bitmemesi oldu.Nazi kamplarında bin bir zulüm altında nasıl direnileceğini çok sağlam bir metinle göstermiş yazar.Çok sevdim kitabı.Siyasi ve tarihi dönem romanlarını seven herkes okusun isterim.
EylemcilerJean Laffitte · Yordam Kitap · 202124 okunma