Ha-tırlattığına göre, Maden İşletmesinin yönetimi, yaralanmaları durumunda işçileri iki yüz franklık bir para cezasına çarptırmayı düşünüyordu. Maden ocakları müfettişi -iş müfettişliği yapan yüksek rütbeli bir memur-, bu vesileyle şöyle demişti: "Maden Ocakları Işletmesiyle aynı düşüncedeyim, yaralılardan geçilmiyor burası." Çok küçük nakil araçlarında ağır yükler taşırken bir kolunu kaptıran ya da bir galeride blok düşmesi sonucu sakatlanan birini cezalandırmak istiyorlardı... "Devlet-patronun işçiler için ne kadar kaygılandığı ortada; baba dediğin işte böyle olur.. Ancak, şu maden işçilerine iyilik pek yaramıyor: Yaralı işçilere yönelik para cezası kalkana dek Sabatier kuyusunda grev yaptılar.
Sartre'ın daha çözüm odaklı ve olgun bir insan gibi sezinlediğim, Foucault ise sanki devrime yakın bir dünyanın geveze çocuğu ama bir o kadar da dahice analizleri olan birisi olarak sezinlediğim bir kitap oldu. Sonuç itibariyle her iki filozof da öznenin tutsak oluşuyla ilgilenmiş ve direnmişler. Bazen beraber bazen ayrı.