Emekli tarih profesörüdür ve 1993’ten beri tüm mesaisini askerî tarih yazarlığına adamıştır. The Medieval Archer, The Medieval Siege ve The Routledge Companion to Medieval Warfare yazarın kitapları arasındadır.
Ok ve tüfek kurşunu, 1300'den önce, günün birinde bir savaş meydanında ruhunu teslim edebileceğini pek de aklına getirmeyen süvari savaşçısını, pekala herkesle aynı acı kaderi paylaşabileceğine ikna ederek, tabiri caizse ölümü demokratikleştirdi.
Metanetle mukavemet etmeyi aklına koymuş bir piyade hattı, orta çağ süvarisine karşı her daim başarılı olabilirdi; ama bu iş için, mangal gibi bir yürek, sarsılmaz bir disiplin ve etkileyici bir liderlik şarttı. Yani ancak bir elin parmakları kadar ordunun sahip olabildiği nitelikler.
Kitap 5 ana bölüme ayrılmış.
Piyadenin rolü/Süvarinin rolü/Emir komuta/Kuşatma/Deniz muharebeleri
Çağın şartlarını ve değişimleri, örnek muharebeler ve muharebelerin animasyonlu anlatımları ile tamamlıyor. Emir komuta gibi bir bölüm isim olarak sıkıcı gelebilir ama içerik emin olun doyurucu ve keyifli.
Bir sonraki kitap Erken Modern Çağ’da geçiyor ve Küba’dan Afrika’dan muharebeler var. Benim için tek eksik yan bu kitapta bu mevzu. Muharebelerin neredeyse hepsi Batı Avrupa’da ya da Akdeniz’de geçiyor. Kayıtların daha iyi tutulmuş olması bahane ediliyor olabilir belki ama insan daha geniş coğrafyalardan örnekler de bekliyor.
Kuşe kağıda ciltli kapaklı bu kitabı kesinlikle harp tarihine ilgi duyan insanlara tavsiye ederim.