Braudel'in tüm sosyal bilimlere önerdiği çare, daha eski modellere ve problemlere, örneğin tarihsel longue durée temelli ilk hakiki toplumsal modelleri yaratan "deha" Marx'ın ticari kapitalizm çözümlemesine geri dönmekti.
Bu ailevi teatilerde bile, geleceği tahmin etmek için geriye doğru bakarız. Aynı şekilde, ister aktivist ister girişimci olsun, uyanık insanlar günlük faaliyetlerini sürdürürken geçmişten şimdiye ve geleceğe doğru nasıl bir değişimin olacağına dair sezgilerine güvenirler.
Para değerleri, uluslar ve deniz seviyeleri bir yükselip bir geriliyor. İleri ekonomilerde bundan bir nesil önce en garantili işlere girmeyi sağlayan meslekler dahi artık sallantıda. Bireyler hayat yolculuğunda böylesine istikrarsız bir koşuya ne tür bir eğitimle hazırlanır?
insan yaşamının neredeyse her veçhesi, birkaç aylık ya da yıllık zaman dizgeleri üzerinden planlanıyor, değerlendiriliyor, ambalajlanıyor ve bütçelendiriliyor.
Kitabın ortalarında anladım ki bu kitap Komünist Manifesto'nun tarih metodu versiyonu gibiydi. Bunu anladığım zaman iş işten geçmişti çünkü kitap zaten son demlerinde sıkıcı bir hal almıştı. İlk sayfalardaki tarih bilgisinden ziyade ekonomik amillere, sınıf farklılıklarına, çevresel sorunlara vb. girmişti. Hızlıca okudum ve 2 gün gibi bir sürede bitti.
Öncelikle şunu söylemeliyim ki 2014'te yazılan bu kitap muhakkak ki taraftarları tarafından yeterince övülmüştür. Ama övülmeyi fazlasıyla hak eden bir kitap. Tarih metodolojisinin en önemli noktalarından biri olan "kısa zaman- uzun zaman" ikilemini ve her ikisinin de fayda ve zararlarını muhteşem bir şekilde incelemiş yazarlarımız. Kısaca söylemek gerekirse uzun süreli anlayışla yazılan eserlerin çözüm odaklı, kısa süreli anlayışla yazılan eserlerin bilgi ve beceri odaklı olduğunu, günümüz teknolojisinin ise her ikisini harmanlayarak bir uzun süreli anlayış altında toplayan öleceğini belirtmiş, kapitalizmi her noktadan eleştirmiş ve bol bol sosyalizm eleştirmiş bir kitap olduğunu söyleyebiliriz.
Tarih ManifestosuJo Guldi · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201610 okunma
Geçmişin ortak geleceği hâlâ tarihçilerin ellerindedir, eğer ki "çalışma odamızın penceresinden dışarı bakıp, tarihi, uzman meslektaşların küçük loncasının bir mülkü olarak değil, milyonların meşru mirası olarak tasarlamaya razıysak."