Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

John Rajchman

John RajchmanDeleuze Bağlantıları yazarı
Yazar
10.0/10
1 Kişi
3
Okunma
2
Beğeni
396
Görüntülenme

John Rajchman Sözleri ve Alıntıları

John Rajchman sözleri ve alıntılarını, John Rajchman kitap alıntılarını, John Rajchman en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Sinema incelemelerini kapatan soru şudur: Yapay ve doğal arasındaki tüm ayrımları ortadan kaldırma eğiliminde olan çağdaş küresel tele-enformasyon kültürümüz de ne tür yeni dışavurumsal malzeme ve sanat-oluş, yeni gösterge ve imge “rejimleri” icat edebiliriz?
kişi tam da limanda olduğunu düşündüğü anda aslında denizde oldu­ğunu fark eder.
Reklam
Yeniliğin güncelliğini oluşturan aygıtlarda beliren düşünce modelleri bireylerin ve toplumların tarih içerisinde kontrol mekanizmaları ile işlerlik kazandığı otomatlardan ayrı olarak sanat bağlamında derin bir içkinlik düzleminin oluşturulması ile belirlenimsizlik bölgeleri ortaya çıkacaktır. Bu belirlenimsizlik, kişi olarak, cinsiyetimiz, cinselliğimiz, sınıfımız ya da toplumsal tabakamız, hatta insan türünün üyeleri olarak bireyleşmemizle ilişkilidir.
Bilgisayarlarla ya da enformasyonel düzenlemelerin çağında düşünmek, bilgi sayımsal bilme ve düşünme modelleriyle karıştırılmamalıdır. Asıl mesele “deneysel” yordamlara imkan tanıyan bir anlam bağlamında, bilgi-sayımsal olmayan, başka türde mantıksal ve “soyut makinelerle” düşünmektir. Sonuç olarak Deleuze, enformasyon ya da biyoteknolojik filumların yeni olasılıklara imkan tanıyabileceğini söyler; “makine” ya da “teknoloji”nin daha önce anlaşılması vasıtaları olan İnsan ya da Tanrı gibi mefhumlara bağlı olmayan imkanlar.
Deleuze felsefelerin tekil yaratımlar olduğunu düşünen bir filozoftu. Her filozof diğer felsefelerin de var olması için yeterince belirsiz bir felsefe yaratır. Dolayısıyla felsefe fikri sabitlenmiş değildir; tek bir yöntem, tek bir felse-fe yapma tarzı yoktur. Daha ziyade her filozof kendi oyun karakterleriyle kendi ayrıksı agon'unu icat eder: Bunların her birinde Deleuze'ün ifadesiyle her zaman bariz olmasa da bir " düşünce imgesi " buluruz. Kendi imgesini kuran her filozof bazen bir imgeden diğerine dramatik bir biçimde kayarak düşünmenin ne anlama geldiğine dair yeni bir yol önerir ya da Foucault'nun deyişiyle " başka yollarla düşünmeye " baş­lar.
Kitle iletişim araçlarının 'aptallaştıran' etkisinden kurtulmanın yolu
Dolayısıyla düşünce geçen yüzyıldakinden çok daha sinsi ve kendinden emin yeni bir düşman bulur karşısında: Deleuze’ün “denetim” olarak adlandırdığı yeni bir iktidar biçimine tekabül eden iletişimsel aptallık… Yeni biyoteknolojik ve dijital iktidarları ve bunlardan ayrı düşünülemeyecek geniş ölçekli toplumsal ve ekonomik süreçleri daha iyi tanılamaya ihtiyacımız vardır. Belki de o zaman bizi iletişimsel aptallıklarımızdan ve enformasyona dayanan “otomatizmlerimizden” sıyıracak yeni bir “sanat oluş” tezahür edebilecektir.
Reklam
Toprak ve sınırların ne olduğu yeniden düşünülmelidir. Kendimizi bu tuhaf uzam –zamanın “yerlileri”, “burada evinde olanlar” olarak düşünmek ne anlama gelir?... kendimizi tekil varlık kipleri olarak düşündüğümüzde varsayılan “Dünya” yerelleştiren ve özdeşleştiren bir dünya olmaktan çıkıp biçimi, merkezi olmayan, “yurtlanmalarımızın” sınırlarında kalmakta ısrar eden bir dünya haline gelir. Aile, kabile ve ulusun özdeşleştiren topraklarından önce gelen bu dünyayı bir etos’un kaynağı yapmak, onun içinde evimizde olmayı öğrenmek, onun yerlileri olarak görmektir kendimizi. Böylece özdeşleşmelerin yarattığı kendiliğe yabancılaşırız. Kişinin bilinçdışının o harika önbireyselliği içinde bu dünyada “evinde” olmayı öğrenmesidir bu.
O halde duyumu temsilden çekip çıkarmak, bütün temsillere eşlik eden “Düşünüyorum”u mümkün kılan “sezginin biçimleri” zaman ve uzamı estetik bir “deneylemenin” parçası yapmaktır. Uzam ve zaman ilişkimiz (uzamsallığımız ve zamansallığımız) değişir ve yapıt bu değişimi gösterir, uzam ve zamanda “deney yapılacak” olan şeyleri adeta ifşa eder. Zaman konusunda… yaşamın açılmasında temsillerin “Düşünüyorum”unu ya da bunun dayandığı “çok katmanlılığın sentezini” önceleyen bir tür zamansal belirlenmemişlik vardır… Böylece “çığırından çıkan zaman”la eş anlı olarak uzamda ve bizim uzamla olan deneyim deneyimizde bir değişim gerçekleşir; “yayılmış” bir uzamsallıktan “yeğin” bir uzamsallığa geçeriz. “Duyumsanabilir olanın asimetrik sentezi”nin sağladığı “temelsiz” ya da “temelsizleşen” bir uzamla karşılaşırız.
Düşünce daha önce öğrenilmemiş, hiçbir yöntemi ya da bilgisi olmayan bir şeyin şokuyla, bu şoka dair sezginin kişide uyandıracağı, alışıldık düşünme biçimlerine karşı bir " kötü niyetle " ya da " dirençle " işe başlamalıdır.
Dünyanın geleceğini düşündüğümüzde daima şu anda tanık olduğumuz minvalde devam ettiği tak­dirde varacağı yeri kastederiz; yolun düz bir hat olmayıp dai­ma yön değiştiren bir eğri olduğu aklımıza gelmez.
WittgensteinKitabı okudu
28 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.