Julien Benda Sözleri ve Alıntıları
Julien Benda sözleri ve alıntılarını, Julien Benda kitap alıntılarını, Julien Benda en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Modern “aydınların” vatanperverliğinin bir özelliği de “aydınların” kendi düşünce biçimlerini milli düşünce biçimi ile ilişkilendirme arzusudur ve bunu da doğal olarak diğer milli düşünce biçimlerine karşı öne sürerler.
Şehirlerini gökyüzüne meydan okuyan bir kuleye çevirmek ve bunu da "aydınlarının" yardımıyla başarmak ise modernlere kalmıştır.
Sayfa 50 - Doğu Batı Yayınları
Temel işlevinin ebedi şeylerin arayışı olması ama gene de kendisini devlet meselelerine vererek daha da güçleneceğine inanması, modern "aydın" ın bakışı tam da böyledir.
Sayfa 40 - Doğu Batı Yayınları
Çağımız gerçekten de siyasi nefretlerin düşünsel örgütlenme çağı.
Sayfa 29 - Doğu Batı Yayınları
Tolstoy, orduya katıldığında subaylardan birinin, yürüyüşte sırayı bozduğu gerekçesiyle bir askeri dövdüğüne tanık oluşunu anlatır. Tolstoy subaya şöyle der:
"Kendin gibi bir insana bu şekilde davranmaktan utanmıyor musun? Hiç mi İncil okumadın?"
Subay şöyle karşılık verir:
"Peki, sen, hiç mi Ordu Tüzüğü okumadın?"
Bu sert yanıt, maddi olanın yönetimini ele geçirmeye çalışan tinsel insanın yüzüne bir şamar gibi inecektir daima. Bana ise, çok akıllıca bir yanıt gibi geliyor. İnsanları maddi şeyleri elde etmeye yöneltenlerin adalet ve insafa ihtiyacı yoktur.
Sayfa 9 - DoğuBatı YayınlarıKitabı okuyor
“aramızda sırf birkaç nehir veya dağ var diye birbirimizden ayrı düştüğümüz için hepimizin de aynı doğadan olduğunu unuttuk.”
Sayfa 69 - DoğuBatı YayınlarıKitabı okuyor
fanatizme kapılmış "aydınlar"
yabancıların Fransa'ya yönelik tutumu yü-
zünden en şiddetli milliyetçilik
müptelalığının milletini korumak isteyen tüm Fransızlara zorla dayatıldığı ve tek gerçek vatanperverlerin de bu fanatizme rıza gösterenler oldukları ileri sürülerek söylediklerime itiraz edilebilir. Bunun tersini söylemiyorum; ben sadece, bu fanatizme kapılmış "aydınların" görevlerine ihanet ettiklerini ve bu görevin de aslında halklara ve yeryüzündeki dinlerinin onları mahkum ettiği haksızlığa karşıt bir adalet ve hakikat anlayışına dayalı bir dayanışma tesis etmek olduğunu söylüyorum.
Osmanlı ve bir çoğu
Onun savaşı açıkça haksız bir savaştır çünkü o sadece hırs ve topraklarını meşru sınırlarının ötesinde genişletme arzusu yüzünden, kendisinin tanınmasını sağlayacak daha elverişli bir ülkeye sahip olma arzusu yüzünden, barış halinde olduğu komşu ülkeye savaş açar.
“Asrımız siyasi kinlerin düşünceyle teşkilatlanmasının asrı olacaktır”
Devlet, ülke ve sınıf artık açıkça tanrısallaşmıştır; bir çok insan için .