"Büyük ordunun kahraman genç zabiti ve Cumhuriyet'in mefkûreci muallim heyetinin kıymetli uzvu Kubilay Bey temiz kanı ile Cumhuriyet'in hayatiyetini tazelemiş ve kuvvetlendirmiş olacaktır."
Yalnız Türkçe kitaplara bağlanıp kalmak onu çok sıkıyordu. Okumak, daha çok okumak, daha çok okumak arzusunu yenememekle kıskıvrak bağlanmış bir insan gibi eza duyuyordu.
- Amma daha çok okuyacağım, daha çok, çok okuyacağım... dedi.
- Peki sonra ne olacaksın? dedik.
Uzun uzun düşündü, birdenbire:
- Ben de hocam gibi muallim olacağım, dedi.
"Benim alkolüm de, sigaram da kitabımdır. Başım dönünceye kadar okuduktan sonra, başı dönünceye kadar içinden ne farkım kalır?.. Vakıâ arada yine bir fark vardır ama herhalde o fark benim aleyhime bir fark değildir..."
Küçücük bir çocuk. Sürekli neşe içinde. Çevresini de neşesiyle, coşkusuyla etkilemektedir. Düşman askeri İzmir'de denize döküldüğünde sevincinden sabahlara kadar uyuyamaz. Karşısına bir bayrak dikip sürekli marşlar söyler. Bir gün arkadaşına "Kaçıp Ankara'ya gitsek..." der. Arkadaşı ise "İyi ama biz orada ne işe yararız ki?"