Deneyimlerim (ya da şey, deneyimsizliklerim) beni yalnızlıkta başarılı biri yaptı. Beni kim olduğum ve diğer insanlarda istediklerim (ya da istemediklerim) konusunda emin biri haline getirdiler.
On iki yaşındayken, on üç yaşına basmanın doğal olarak bir erkek arkadaşa sahip olmak anlamına geleceğini düşünüyordum çünkü on üç yaşında olacaktım. Böyle bir şey olmadığında, on dört yaşıma geldiğimde ve lise birinci sınıfa başladığımda, ancak ondan sonra erkek arkadaşım olacağını söyledim kendime. Bu mantığı nasıl izah ederim bilmiyorum, yalnızca bozuk parayı dokuz kez havaya attığınızda her seferinde yazı kısmı gelince, onuncu sefer tura gelmesi gerektiğini düşünmeniz gibi bir şey diyebilirim.
On dört yaşındaki bir kızın hoşlandığı çocuğa davranma şekliyle yirmi beş yaşındaki bir kızın davranma şekli arasında mutlaka farklar olmalıdır ama ben hâlâ bunların ne olması gerektiğini anlamaya çalışıyorum. Bunun bir sebebi, bu konuda her zaman olduğum gibi gibi bilgisiz, flörtleşme ve birini baştan çıkarma konusunda yeteneksiz, dünyaya geldiğim günden bu yana tümüyle ve geri dönüşümsüz bir şekilde bir Bermuda Şeytan Üçgeni olmamdır. Ancak bir diğer sebep de her zaman sadece kendim olmamdır.
Ben de orada, kendi işinize bakıyormuş gibi görünüp aslında belli birinin sizi izlediği ihtimaline karşı, yaptığınız her şeyi daha hoş bir şekilde yapmak için büyük çaba harcadığınız zamanlarda yaptığınız şeyleri yapmak için çok vakit harcadım.
Bazen birini, elden geldiğince uzun bir süre seversiniz, ta ki artık sevmeye bir son vermek size bunu denemekten daha mantıklı gelenedek. Birbirinizi kaybedersiniz ve bu sondur.
Uyarı: Her inceleme subjektif yorumlar içerir.
Gerçekten kötü bir mürekkep, kağıt ve zaman israfı. Bir kitabı okumayın diyeceğim aklımdan geçmezdi ama her şeyin bir ilki vardır. Kitapyurdu'nun kampanyasından 10TL ye aldım. Gerçekten Kötü kitaplar okudum ama okuduğum hiç bir kitabı yarıda bırakmadım. Bir kitabı kimse okumasın diye parçalayıp çöpe attığımı hatırlıyorum(Sebebini de kitabın adını da beynimden silmişim). Ama Müzmin Bekar beni gerçekten zorladı.
Kitap satilabilsin diye aşk kitapları kategorisine konmuş ama esasen sosyal açıdan uyumsuz bir kızın aptalliklarini okuyoruz. Kitap uzun uzun anlatılan ana okulu aşkıyla başlayıp ilkokulu ve lise ile devam ediyor.
Kitabın en sıkıcı tarafı bunaltıcı, espiriden uzak anlatimi ve bitmek bilmeyen parantez içleri. Bir paragraf süren parantez var inanın. Sayın yazar her cümleye bir parantez acamazsin.
Baş karakter tahammül edilemez derecede aptal, ukala ve mantıksız biri.
Son olarak para verip bu kağıdı alacaginiza boş bir duvara uzun uzun bakın daha iyi.
İlk defa yorum yazmak istedim pek beceremem aslinda..
Kitap kötü değil ama güzelde değil.. bilemedim arada sıkışıp kalmış gibi.. sonlarına doğru çok sıkıldım. Eğlencesi eksik kalmış bana kalirsa... bitirdigim günüm de manidar 14 şubat kihkih