Kazi Laypanov

Kazi LaypanovTürk Halklarının Kökeni author
Author
8.7/10
12 People
19
Reads
0
Likes
612
Views

About

Readers

19 readers read.
18 readers will read.
Reklam

Quotes

See All
Uygarlığın güya öncüsü ve kurucusu olduklarını savunan batılı bilim adamları, dünya halklarını medeniyet skalasında tasnife tâbi tutarken, özellikle Türkleri, Amerika'nın yerli halklarını ve Afrikalı milletleri görmezden gelirler ve bazen de lütfedip incelemeye değmez 'kenar mahalle' kültürleri olarak takdim ederler.
Bilim, Türklerin dünyanın en eski halklarından biri olduğunu göstermiştir. “Türk” etnonimi, M.S. IV. Yüzyılda Merkezi ve Orta Asya'da Türk Kağanlığı'nın kurulmasıyla tanınmıştir; ama, bu etnonim, bundan çok daha önce, belki de insanlığın neolitik gelişme döneminden önce ortaya çıkmıştır. Bunun en iyi kanıtı, Komi, Mari, Udmurt, Alman, Tibetli, Birman vb. gibi çok eski halkların kendilerine aldıkları etnik adların semantik açıdan "adam”, “insanlar" ve "gerçek insanlar" anlamına geliyor olmasıdır. (Kryukov, 1984, s. 728). Değerli bilim adamı ve Türkolog A.N. Kononov, “Türk” etnik adının eski Türkçede “insan" kelimesinden geldiğini belirtmektedir (Kononov, 1949, s. 40 - 47). Bir süre öncesine kadar bilim adamlarının büyük çoğunluğu bütün Türklerin ana yurdunun Altaylar olduğu fikrini des- tekliyorlardı. Küçük bir grup Türkolog – Y. Nemeth, A. Zayonçkovsky, M.Şiraliyev ve benzerleri ise Türklerin anayurtlarının İdil-Ural bölgesi olduğunu savunmuşlardır. Elde edilen malzemelerin objektif analizi Türklerin ilk ata yurdunun İdil civarı, Ural bölgesi ve civardaki bozkır ve yarı- bozkırlar olduğu sonucuna varmaya imkan tanıdığı için bu görüşü savunanların sayısı sürekli artmaktadır. Modern bilimin ortaya koyduğu tarihi-etnografik, arkeolojik, lengüistik ve antropolojik belgeler, bizi de bu sonuca götürmüştür.
Sayfa 148 - PdfKitabı okudu
Reklam
Kadim geçmişi ile Türk dilli halklar dünya tarihinde önemli etkiler ve izler bırakmışlar; dünya medeniyetinin gelişimine çok büyük katkıda bulunmuşlardır. Ancak, Türk halklarının gerçeğe uygun olan doğru tarihi henüz yazılmamıştır. Onların etnogenezleri hakkında bilinmeyen bir çok nokta, henüz ortada durmakta ve çok sayıdaki Türk halkı kendi aslının hangi zaman ve etnisiteye ait olduğunu günümüzde dahi bilememektedir.
Sayfa 30 - PdfKitabı okudu
Herodot'a göre İskit göçebeleri, kazan ve odunları olmadığı vakitler, yiyecekleri eti fevkalade orijinal bir tarzda pişiriyorlardı: "Kurbanlarını yüzdükten sonra, kemikleri örten bütün etleri ayırırlar... Eğer tencere yoksa etler hayvanın iskeleti üzerine konur, su da katılır, alttan kemiklerle beraber ateşlenir; kemikler pek güzel yanarlar ve iskelet kemikten ayrılmış eti kolaylıkla tutar. Bir öküzün bütününü pişirebilmek için yakacağını da böylece kendisi sağlamış olur" (Herodot, 1972, s. 202). A.P. Smirnov, böyle bir et pişirme tarzının hiçbir araştırmacı tarafından tespit edilmediğini yazmaktadır. Fakat bu tarz, birçok Türk halklarında, özellikle Altaylı çobanlarda, Balkarlar, Karaçaylar, ve Kazaklarda oldukça yaygındı. Bu iş şu şekilde yapılmaktadır: Çok fazla derin olmayan bir çukur kazılır, o çukurun içine üzerinden etleri sıyrılmış kemiklerden ve eğer varsa odunlardan ateş yakılır. Toprak iyice kızdıktan sonra bu çukurun içine et ile içi doldurulmuş işkembeyi koyarlar, onun üzerini de kızgın küllerle kapatırlar, odun veya kemiklerle ateşi beslemeye devam ederler. Böylece hayvanın kemikleri kendi etini pişirmiş olur.
Sayfa 78 - (6) - PdfKitabı okudu
Sibirya'nın eski sakinlerinin sanatının bir benzerini, Ural, İdil boyu, Kafkasya ve Kuzey Karadeniz'in eski sakinlerinin sanatında da bulmak mümkündür. Buna örnek olarak, Kara- çay ve Balkarya'daki kaya tasvirleri ve kayalar üzerindeki yazı- ları gösterebiliriz. Bunlar S. Y. Bayçorov tarafından incelenmiş- dir (1987, s. 26; 1988, s. 96-141). Aynı şekilde, U.Y. Elkanov ta- rafından Alanya'nın eski başkenti Nijne-Arhizk şehrinde kaya güneş diski tespit edilmiştir (Elkanov, 1988, s. 142-150). S. Y.Bayçorov, Urup nehri yukarı akımlarında Sutul deresindeki kayalar üzerinde 75 adet resim bulmuştur. Bu resimlerde atlar, insanlar, kuşlar, yırtıcı hayvanlar, geyik, köpek, kurt, koyun, kuzu, ayı, Avrupa geyiği, karasaban, pulluklar, ok ve yay, mızrak, kılıç, kalkan, kement, muhtelif büyüklüklerde geometrik figürler ve kadim Türk runik yazıları mevcuttur. Resimlerden birinde sağlam yapılı bir adam, kementle vahşi bir hayvanı yakalamış; birkaç kişi başlarında geniş şapkalarla, bazıları ise zırhlı olarak tasvir edilmiş. Bu, gayet ilgi çekici bir tasvirdir. Bu figürlere paralel olarak şapkalarında mitolojik canlıları tasvir eden antropomorfik Sibirya tasvirlerine sahip insanları gösterebiliriz (Bayçorov, 1987, s 17-18).
Sayfa 83 - PdfKitabı okudu

Updates

See All
Henüz kayıt yok

Comments and Reviews

See All
Reklam
200 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 3 days
Kitaba başlamadan önce aynı zamanda Selenge Yayınlarının sahibi olan Dr. Ahsen Batur'un giriş yazısı ile karşılaşıyoruz. Aslında kitabın tanıtım yazısı ve giriş yazısı doğrultusunda düşündüğünüz zaman, batı tezlerine saldıran bir üslupla kaleme alınmış bir çalışma okuyacakmış hissine kapılıyorsunuz. Hatta Ahsen Batur'un giriş yazısı insanı amiyane tabiriyle gaza getiriyor -ki, benzeri bir durumu yine aynı yayınevinden çıkmış olan İskitler kitabında da yaşamıştım- ancak kitap akademik bir dille yazılmış ve giriş yazısında okuduğunuz gibi sert, batılı efendilere haddini bildiren bir üsluba sahip değil. Sadece bilimsel gerçekliği saptamak adına önemli noktaları vurgulayan, sorgulayıcı ve bilim adamı üslubuna sahip bir kitap.
Türk Halklarının Kökeni
Türk Halklarının KökeniKazi Laypanov · Selenge Yayınları · 200820 okunma
200 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 8 days
Orta Asya da "Ari"lerin yurduydu. Öyle söylüyor Batılı büyük bilim adamları! Milattan binlerce yıl önce ataları oradaymış. Türk mürk yokmuş ortada! İskitler, Sarmatlar; Alanlar İrani halkmış; dilleri Farsçaymış vs... Ama nereden çıktığı, ne idüğü bilinmeyen Türkler birden mantar gibi bitip, Batılı beyaz efendinin atalarını tenkil ve
Türk Halklarının Kökeni
Türk Halklarının KökeniKazi Laypanov · Selenge Yayınları · 200820 okunma