Oysa tüm bu birörnek giysi, kolektif çalışma ve oyunlar, aslında güçlü bir sosyallik, yoğun bir biz duygusu içinde "sosyal birey"in yaratılmasına yönelik araç ve ortamlardı.
(Zaten) Ekonomik ve sosyal yönden, doğayla baş etme işlevi yönünden, insan gücü ve yardımlaşma gereksinimi çok olan köy toplumunda yaşam bunu zorunlu kılıyordu.
O yüzden Köy Enstitülü öğretmen, köy okuluna atandığında, elinde uzmanlaştığı bir mesleği, devletin sağladığı üretim araçları (toprak, hayvan, çeşitli teknik aletler vb.) ve güçlü kişiliği olacaktı.
Bu bağlamda Köy Enstitüleri, "minyatür demokratik adacıklar" idi. Kendine yeten, çevresini besleyen, özyönetime sahip, kendini denetlemesini bilen sosyal adacıklar.
Ona göre işin anlamı, öğrenciyi ve köylüyü eğitilmiş kılarken üretime yönelik olmasıydı, zira köy davası, ulusal bir ekonomik gelişmeyi hedeflemeliydi.