1962'de doğan Okuyan'ın çocukluk ve gençlik yılları İzmir ve İstanbul'da geçmiştir. İzmir Bornova Anadolu Lisesi'nin ardından Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi bölümünü bitirmiştir.
Siyasi hayatı lise yıllarında TİP içinde başlamıştır. 1980 yılında 11 ay boyunca yayınlanan Sosyalist İktidar dergisi çevresinde bulunmuş ve yine ilk yazıları bu dergide yayınlanmıştır. 1986 yılında yayın hayatına başlayan Gelenek dergisinin yayın kurulunda ve bu dergi çevresinde oluşan hareketin önder kadrosu içinde yer almış, bu hareketin daha sonra partileşme süreçlerinde önce Sosyalist Türkiye Partisi, ardından Sosyalist İktidar Partisi'nde çeşitli görevler almıştır .
Sosyalist İktidar Partisi 11 Kasım 2001 tarihinde Türkiye Komünist Partisi ismini aldıktan sonra bu partide Merkez Komitesi üyeliğini sürdürmektedir. Okuyan, partiyi çeşitli uluslararası toplantı ve etkinliklerde de temsil etmiştir.
Kemal Okuyan yayın hayatına 1 Ekim 2012 tarihinde başlayan günlük gazete soL'un genel yayın yönetmenliğini yapmaktadır.
Kitapları
- Demokrasiye Aykırı Yazılar
- Asker Partisi Ne İstiyor?
- Sivil Toplum: Devletin Büyümesi
- Stalin'i Anlamak
- Türkiye'de Sosyalizmin İktidar Arayışı
- Ne Yapmalı'cılar Kitabı
- Sosyalist Devrim Teorisi
- Sovyetler Birliği'nin Çözülüşü Üzerine Anti-Tezler
- Ergenekon ve AKP Arasında Sıkışan Sol
- Türkiye Solunun Yurtseverlik Sınavı (2013)
- Devrimin Gölgesinde: Berlin-Varşova-Ankara 1920 (2019)
Sosyalizm, eşitlikçi bir ideoloji olmanın ötesinde, eşitliğin elde edilmesini engelleyen nesnelliği ortadan kaldıran, sömürücü sınıfları mülksüzleştiren bir toplumsal sistemdir.
... Sovyet sosyalizmi bazılarınca özgürlükçü bulunmuyor, otoriter eğilimleri nedeniyle eleştiriliyordu. Biraz da bu nedenle dünyada ve Türkiye'de birçok hareket, kendini Sovyet sosyalizminden ayırmak için, "özgürlükçü sol" olarak adlandırır oldu.
Sovyetler Birliği'nin eksikliği "özgürlük" müydü, bu çok tartişmalı. Özgürlük büyüklüklerle ölçülemeyeceğine göre nitel kriterlere sahip olmalı. İşte o kriterleri belirlerken burjuva toplumlarını model almak ne kadar doğru?
Her tür ilerici düşünce ve eylemin bastırılmaya çalışıldığı Çarlık Rusyasından hoyrat bir siyasi iklim devralan, zorlu iç savaş ve dış müdahale yıllarında olağandışı bir kaos yaşayan, yeni bir dünya kurmak için ileri doğru hamle yaptığında cehalet, mülk sahibi sınıfların kini ve uluslararası sabotajla mücadele etmek durumunda kalan, ardından faşizm ve savaş yıllarına giren bir ülkeyi hangi "özgürlük" kriteriyle değerlendireceğiz?
Buna kolay yanıt verilemez.
Ancak yoksul yığınların daha önce yanından dahi geçmedikleri bir özgürlük alanına sahip olduklarını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Siyasi partiler için dış ilişkiler "kılık değiştirmek" ten ibaret.
CHP değilse AKP! Hiç kuşkunuz olmasın, AKP liler " biz aynı zamanda sosyal demokratız" diye Avrupa Parlamentosu koridorında dolaşıyor. Daha ötesi de var...
Biraz daha uzağa, Lâtin Amerika ya gittiklerinde " ABD yi kovmaya hazırlanıyoruz" diyeniyle de, " ben Marksistim" diye kasılanıyla da karşılaşıyosunuz....
Bir Latin Amerika siyasetçi, " Türkiye de ne çok solcu, ne çok devrimci var" diye belirtmişti. MHP' lilerden, AKP lilerden, CHP lilerden söz ediyordu.
Ciddi olması için istisnai olması gereken “özeleştiri” mekanizması bir gündelik yaşam biçimi haline geldi. Kendisinde zikzaklardan başka bir şey görmeyen bir insanda “kişilik” kalır mı? Zaman zaman olumsuz sonuçlar doğursa da, bugünkü Türkiye’de insanlara “ego” aşısı yapılmalıdır. Kendilerini önemsemeyen bireylerin sosyalist mücadeleyi önemseyebileceklerini düşünmek gerçekten saflık olacaktır
“Laiklik Türkiye için hava, su kadar önemli. Din siyaset ve kamu düzenlemesinin dışına çıkartılmalıdır, herkesin inancı kendine. Bunun ayaklar altına alındığı zaman demokrasi olmaz, özgürlük olmaz hiçbir şey olmaz.”
Bu incelemeyi Kemal Okuyanın, gazetecilik, yazarlık sıfatlarından bağımsız. Onun bir partinin (TKP) MYK üyesi olmasını ele alarak yazıyorum. Yani eleştirim Okuyanın siyasi görüşleri üzerine.
Gelelim kitaba.
Kemal Okuyan daha kitabın girişinde Marksist düşünce ile çelişiyor. Kitabın “Önsöz, giriş, yurtseverliğe methiye..” başlığını taşıyan giriş
Herkese merhaba,Kemal Okuyan’ın Ne Yapmalıcılar Kitabı.Size bu kitaptan bahsetmek istiyorum.Öncelikle orijinalini güzelce bir okuyun Lenin’den,sonra dönün bu gerçekten yaratıcı kitaba dikkatlice göz atın.Kitap,yazıldığı sırada gündemde olan bazı tartışmalara yer verse de, güncelliğini yitirmeyecek önemli kuramsal sorunları ele alıyor.Marx’tan bu
Kitap kısa 208 sayfa fakat iki bölüme ayıracak olursak (ilk 50 ve kalan150 sayfa olarak) ilk bölümde Kemal Okuyan bile neyi izah etmek istediğine karar verememiş gibi bir durum var. Bu oldukça sıkıcı geçti ve akıcılık yoktu. Daha sonra kalan 150 sayfada iftiralar ve gerçekler olarak yüzleştirmiş, ikinci dünya savaşı ve Stalin-SSCB tutumundan bahsetmiş ve aksiyonun artmasıyla da akıcılık başlıyor. Hoş Sovyetler'de akıcılık hiç durmuyor fakat kitapta öyle bir izlenim var.
Güzel bilgilerin olmasının yanında popüler tezleri çürüten anti tezlere yer vermesi iyi olmuş. Stalin'in hayatını %100 anlatacak tarzda bir otobiyografi değil fakat önemli anlarını anlatan güzel bir çalışma olmuş. Şiddetle değil ama tavsiye edilebilecek bir eser.