Halid Hüseyni Orta Asya ve Güney Asya'nın ortasında kalan bu coğrafyanın kaderini tüm çıplaklığıyla eksiksiz ve cesur bir şekilde kaleme almış bir yazar olarak hepimizin takdirini fazlasıyla kazanmıştır. Ülkenin bulunduğu durumu o kadar başarılı betimlemiş ki, hepimiz Afganistan'daki bu hikayeyi bir film perdesinden izler gibi izlemiş olduk. Emir ve Hasan'ın sıcak dostluğu ve yaşadıkları hepimizi derinden etkilemekle kalmadı. Romanın bazı noktalarında sayfaların arasından girip onlara müdahale etmek istedik. Kitabı okumakta karar vermekte güçlük çeken varsa ve şuan bu incelememi okuyorsa, hiç tereddütsüz okumaya başlamalarını şiddetle tavsiye ederken, kitabı okuduktan sonra muhakkak filmini de izlemeleri gerektiği konusunda tavsiyede bulunmak istiyorum. Kitapta eski Afganistan ve yeni Afganistan dönemlerine de anbean şahit oluyor olmamız, bu coğrafyanın aslında çok daha güzel ve yaşanılabilir halden ne hallere geldiğine hayıfladan geçemedik. Sovyet işgalinin Afganistan'ın kaderini belirlemesi, ve bununla birlikte yeni Afganistan temellerinin atılmasına belki de gözümüzde yaşlarla eşlik ettik. Benim değerlendirmeme göre okuduğum kitaplar arasında en iyi ikinci kitaptır. Aynı zamanda kitabın ikinci, üçüncü ve dördüncü serisi olan : Bin Muhteşem Güneş, Ve Dağlar Yankılandı ve Deniz Duası kitaplarını da şiddetle okumanızı tavsiye ediyorum.. İyi okumalar.