Bir oğlum olacak adı Temmuz.
Uykusuz
Korkusuz.
Beter mi beter.
Ben beynimi satarak yaşıyorum
O benden proleter
Bir oğlum olacak adı temmuz
Karataş'ın göbeğinde aşk
Karataş'ın göbeğinde barış
Karataş çatladı çatlayacak
Bende bitmeyen kavga
Onda yeniden başlayacak.
Hasan Hüseyin Korkmazgil
Ah çocuk sen ki bir şairin dediği gibi
Damla damla her gün kalplere sızansın
Sen gül ki her kavganın en olmadık
yerinde
Yeni filizlenmiş bebeklerin anneleri
kazansın
Gözler aynasaydı kalbin
Sendelemesi adettendi
Yıllar yılı böyleydi tavrı
Hep bir burukluk vardı duruşunda
Öyle olmasaydı peki
Çokmu dertsiz dururdu?
Bir kahkaha atsa ya da
Her şey yok mu olurdu birden?
Kendini şarladığı bu üzgün düzende
Gözyaşı hep mi ağlamaktan?
KİRPİ EDEBİYAT VE DÜŞÜN DERGİSİ || 12. SAYI
Herkese selam,
Kirpi Edebiyat ve Düşün Dergisi 12. Sayısında Türk sinemasının ilk kadın film yönetmeni ve sinema oyuncusu Cahide Sonku bulunuyor.
1919 yılında dünyaya gözlerini açan Türk sinemasının İkarus'u 62 yaşında hayata veda edince cenazesi Muhsin Ertuğrul Şehir Tiyatrosu'nun sahnesinde yapılan törenin ardından Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedilmiştir. 1933 yılında Söz Bir Allah Bir filmiyle yıldız olmaya başlayıp 1971 yılında son filmi Yeşilçam Sokağı ile kariyerini noktalamıştır. 1940 yılında yönetmenliğini Muhsin Ertuğrul'un yaptığı Şehvet Kurbanı adlı filmde canlandırdığı bar kadını rolüyle sinemadaki yerini iyice güçlendirmiş, 50'ler yıldızının parladığı en doruk yılları olmuştur.
Cahide Sonku temalı bu sayıda 'Ah Cahide Vah Cahide' isimli öykümle ben de varım. Trajikomik bir öykü olmakla beraber toplumumuzda yaşanılan bazı sığ düşüncelerin de mesajını vermeye çalıştım.
Kirpi Dergisinin 12nci sayısında sadece Türk sinemasının en parlak yıldızından bahsedilmiyor tabii ki. Şiirler, öyküler ve derginin sonuna doğru Sayın Funda Ergenekon'un, yazarımız Hatice Dökmen ile yaptığı söyleşi de bulunuyor. Oldukça samimi ve keyifliydi. Kısacası genel olarak keyif alacağınız bir Kirpi sayısı daha diyebilirim.
Kirpi Edebiyat ve Düşün Dergisi'nin Cahide Sonku'yu konuk eden 12. sayısıyla karşınızdayım. Şiirlere ve hikâyelere aşık olanlar bu seçki tam size göre...
Kahvemi yudumlarken sayfaları çevirmek kesinlikle büyük bir haz verdi. Hatta bu sayının benim için unutulmaz olduğunu söyleyebilirim. Çünkü beraber sadece kahve keyfi yapmadık. Kar yağarken yoldaşım oldu. Soğuk içimi ürpertemedi. Çünkü bu seçki içimi ısıttı. Tabi bunda battaniyenin rolü de büyük olabilir Yetmedi, yağmura da denk geldik. Yağmur damlaları pencereye vururken, sayfalar arasında Cahide Sonku'nun hayatını izliyordum. Ölümünün üzerinden uzun yıllar geçmesine rağmen hikâyesi hâlâ etkileyiciydi. Ne kadar ismini Türk sinemasından hatırlasam da hayatı ile ilgili detaylı bilgim olmadığını fark ettim. Seçkide yer alan yazarlarla hasbihal ederken hakkında çok şey öğrendim. Sonrasında okumaya ara verip tarihe damgasını vuran bu güzel kadın hakkında biraz araştırma yaptım. Derken birden bire güneş açtı. Yine sayfalar arasında kaybolmaya devam ettim. Yani değişen hava koşullarına rağmen derginin doyuruculuğu ve etkisi baki kaldı. Zaten içeriği oldukça zengindi.
Hatice Dökmen ile hayat ve edebiyat üzerine yapılan kısa söyleyişi de beni çok etkiledi. Çünkü yazarımızın tüm kitaplarını okuyan biriyim. Yazdığı her karakterin yeri ayrı ama Yıldız benim için unutulmazdır. Âdemelması kitabını okuyanlar zaten karakteri hatırlamıştır. O yüzden yazarımızın "Her kadının içinde biraz Havva, biraz Lilith vardır." sözüne sonuna kadar katılıyorum.
Selamlar. Başucumun en nadide gözdesi, canım dergim. Bu sayısıyla yine beni mest etti. Bir çok altı çizili cümlem, heybe dolu, gönlüm dolu kapattım son sayfasını.
Sevgili Atatürk 'Geçmişini bilmeyen toplumlar geleceğine yön veremez.' demiştir. Ve bu sözü sanki bu sayının ana teması gibiydi. Bizim için değeri yitilmemesi gereken insanlar ve durumlar vardır. Lakin biz insanoğlu nankörlük üstüne yaşadığımız için unutuyor ya da önemsemiyoruz malesef. Demem o ki insanın bugünü geçmişinden gelir ve en önemlisi o değerlere sahip çıkmaktır.
Bu sayıda şiirleri şarkılar olmuş dilden dile konmuş ve kesinlikle geçmişimizin göz bebeği #YunusEmre teması işlenmişti. Her bir öykü, deneme, şiir birbirinden keyifle okuttu kendini.Sayesinde yeniden araştırma yaptım ve yaptıkça Yunus Emre doldu ruhuma.Şarkıya çevrilmiş şiirleri eşlik etti okumalarıma. Anlayacağınız her gece uyumadan önce gözlerim kapanana dek tadından yenmez bir şölen oldu bana. Gözümü kapatıp o sofraya buyur ettim kendimi. Ne sofrası diye soracak olursanız dostlar, bu tamamen bir gönül sofrası.. Ozaman sizleride bu sofraya davet etmek benim boynumun borcu olsun. Haydi dostlar gönlü doyurmaya buyrun..
'Ben yürürüm yana yana
Aşk boyadı beni kana
Ne akilim ne divane
Gel gör beni aşk neyledi
Mecnun oluben yürürüm
Dostu düşümde görürüm
Uyanır melul olurum
Gel gör beni aşk neyledi'