292 - Kaya iyiymiş aslında. Yani karakter olarak Kaya iyi değil tabii, ama Kubilay Odabaş’ın karakter yaratımı iyiymiş. Beyefendinin ismini duymuştum ama itiraf etmeliyim ki sıkı takipçisi değildim. Umut Sarıkaya ve Yılmaz Aslantürk için gittiğim Ankara kitap fuarı imza gününde kendisiyle de tanışmış oldum. Adama “abi ben seni tanımıyorum ama naber yaa eheh” diyemeyeceğim için de genel olarak hal hatır sorup kitabını aldım ve imzalattım. Biraz telaşlı ve hıncahınç kalabalıktan şaşkında dönmüş vaziyette olduğumdan kitabımı imzalarken ne yazdığına bile bakmadığımı standdan ayrıldıktan sonra fark ettim. Sövmemiş neyse ki. Kaya’yı çizmiş. Kaya’ya sövdürebilirdi de. Efendi adammış velhasıl. Kaya öyle değil. Çevrende görünmesini istemeyeceğin arkadaşlarından Kaya. Biraz serkeş, biraz piç, çokça gamsız. Bu gözsüz kahramanın hikayelerinde ve çizgilerinde bu nitelikleri derinlemesine hissetmek mümkün. Hikayelerde bir miktar toplum filtresinden geçirilmiş Joan Cornella esintisi de hissettim, benzer rahatsız ediciliği hissetmek etkileyiciydi.