1401’de Aksak Timur ikinci defa geldi ve bütün ülkeleri, Bağdad, Erbil, Musul, Qardu Ceziresi ve Mardin’i yıktı. Qartmin manastırında beş yüz can Barsiqi denilen bir yeraltı mağarasında boğuldular. Manastırın piskoposu ve onunla kırk keşiş boğuldular.
Timur “seçkin adamları bana toplayın” diye emretti. Onları onun yanına topladılar. Onlara çukur kazmalarını emretti. Onları canlı canlı toprağa gömdüler…
10. "Arami Bilge" Ahikar
Arami literatürünün 2500 yıllık en uzun ömürlü eseridir. Aramice metin (Mısır'ın güneyindeki) Elephantine şehrinde bulunan bir papirüste bulunduğu için en azından M.Ö 5. yüzyıla kadar gitmektedir ve belli ki eser Tevrat'taki Tobit kitabının yazarı tarafından bilinmektedir. Bu eserde, Ahikar, Tobit'in yakın akrabası olarak anlatılmaktadır. (Tobit, 1:21). Helenistik dönemde bu eser Yunanca Ezop'un Hayatı metnine dahil edilen kısmı dışındaki nerdeyse tamamı kaybolmuştur. Ahikar Hikayesi'nin Süryanice'ye nasıl ulaştığı bilinmemekle beraber, bu çok erken bir dönemde gerçekleşmiş olmalıdır. Arapça, Ermenice, Etiyopyaca, Gürcüce, eski Türkçe, modern Süryanice ve (kayıp Yunanca metin üzerinden) Rumence ve Slovanca çevirileri yapılmıştır. Eser Asur Kralı Sennakerib (M.Ö. 704681) zamanında vuku bulan öyküsel çerçeveyi içermektedir ve erken bir dönemde Ahikar'ın yeğeni Nadan-had'a yaptığı iki yönlü tavsiyeler bu çerçeveye oturtulmuştur.
Keşiş Adday 15. yüzyılda yaşamış bir süryani bilgini.
Keşişin köyü benim ilçem olan İdil’e bağlı ve hala yerel halk arasında Süryani ismi ile anılır.
Benim için en önemli yanı zamanında belki de herkesin bildiği olayları kaydetme işi olarak görülen yazma işleminin yaklaşık 500-600 yıl sonra bize ışık tutması.
Bu minvalde bizlerin de yerel önemli hikayeleri değerleri yazmamız eminim ileriki nesillere katkıları olacaktır.
Adday hatıratlarında Timur, Osmanlı, Safevi ve diğer küçük beyliklerin savaşların ortasında kalan bir milletin, bir dinin yaşadıklarını gözler önüne seriyor.
O tarihlerde defalarca büyük salgınlar olmuş ve her salgın da binlerce kişi vefat etmiştir.
Timur’un bölgede yaptığı tahribatlar ve özellikle de bazı yerlerde insanları toplu bir şekilde mağaraya ibadethaneye vs toplayıp dumanla boğarak öldürdüğü ve bunu defalarca yaptığı gerçeğini göz önüne seriyor.
Tabi klasik olarak erkeklerin öldürülmesi, kadınlara tecavüz edilmesi ve çocukların esir alınmasını da dile getiriyor.
Eser bizzat yaşamış birinin gözünden olduğundan ötürü önem arz etmekte.
Kronolojik düzende sıraya göre gidilmemiş o yüzden okuyucunun kafası karışabilir.
Neyseki Kutlu Akalın çevirirken kitabın son kısmına kronolojik sıralamaları düzenli bir şekilde vermiş.
İyi okumalar dilerim