1920'ler dünyası. Dünyanın bir çok ülkesinden Amerika'ya göçler. Göçe mecbur bırakılan hayatlar. Tamamen gerçek bir olaydan kurgulanmış sıcak, sımsıcak bir hikaye.
İç savaş ve yoksulluğun yıprattığı Çin'deyiz. Ailenin geride kalan fertlerini doyurabilmek için satılan çocuklar, satılan genç kızlar. İsimsiz, kağıt üzerinde yapılan evlilikler. Kağıt üzerinde sahiplenilen evlatlıklar. Fuhuş için satın alınan çocuklar ve Amerika.
Yazar kitapta Çin'in kırsal kesiminde yaşayan bir genç kızın para karşılığı Amerika'da yaşayan biriyle evlendirilmesi sonucu , bu genç kızın değişen hayatını anlatıyor. Kızın Amerika'ya gidişi, oraya yerleşmesi ve bütün olumsuzluklara rağmen verdiği yaşam mücadelesi kitabın esas konusunu oluşturuyor.
Kitap çok basit bir şekilde yazılmış. Her konuşmada isim belirtilmesi biraz akıcılığı azaltsa da hikayenin ilgi çekici özelliğinden dolayı kolay okunuyor. Ama büyük edebi beklentiler içerisine girmemek gerekir. Sadece olaya odaklanarak okumanın daha doğru bir yol olacağı kanaatindeyim.
Ben kitabı o dönemin yaşam şartlarını merak edenlerin mutlaka okuması gereken bir eser olarak değerlendiriyorum. Ama yukarıda da yazdığım gibi büyük beklentiler içerisine girmemek şartıyla.
instagram.com/p/CiFDafNtMLa
Dört bir yanın acılarla çevrilmiş olsa da güzellikler yeşermek için her zaman bir yol bulur.
.
.
Gitmek miydi zor olan yoksa kalmak mı doğduğun, kokusu ile yoğrulduğun topraklarda? Nasıl giderdi ki insan en sevdiklerini bırakıp ardında? O topraklar ölüm, açlık ve sefalet koksa bile..
1923 yılında savaş, kıtlık ve çeşitli sebeplerle hayatları değişen ve Amerika'ya göç eden binlerce kadından biri Mei Ling. Yalanlar üzerine kurulmuş bir dünyaya adım atan, zorlukların içerisinde kendisine bir yuva kurmayı başaran çok güçlü bir kadın. Dönemin zorlukları, kişilerin yaşamak zorunda kaldıkları hayat ve hissettiği duyguları yazar bir bütün olarak çok güzel ele almış. Üstelik kurgunun gerçek bir hikâyeden esinlenerek yazıldığını bilerek okumak insanı daha fazla merakta bırakıyor. Cesaret ve inançla atan bir kalbin inanılmaz yolculuğunu her sayfada yüreğimize işlerken, anneliğin mutlaka bir canlıyı dünyaya getirmek demek olmadığını bizlere bir kez daha hatırlatıyor.
Kitapla kalın
Kuzey Çin 'de 1923 yılında bir savaş vardır.
Mei Ling ve ailesi de bu savaşın mağdurlarındandır.
Açlıktan ölmemek ve hayatlarına devam edebilmeleri için tek çözüm on sekiz yaşındaki genç kızın para karşılığında tanımadığı, görmediği bir adam ile evlenecektir. Üstelik sahte kimlik ile.
Evlendiği adamın küçük oğluna da annelik yapacaktır.. Mei Ling Amerika 'ya giden gemi yolculuğunda yaşadıkları, öğrendikleri ile aslında hayatının hiç umduğu gibi gitmeyeceğinin farkındadır. Dilini dahi bilmediği ülkede karnında bebeği, üvey oğlu ve gemide tanıyıp çok sevdiği yetim Siew ile yalnız başınamı kalacaktır ?
Etkileyici, sarsıcı bir kitaptı. İçinde yaşanmışlıklar , gerçeklikler vardı.
Adeta kitapta karekterlerin yaşadığı duyguları, çektiği acıları, mutlulukları onlar ile yaşadım.
Mei Ling gayet güçlü bir kadın. Güçlü bir anne ve eş.
Kendi gücünün farkında, yapabileceklerinin farkında. Ailesinden uzakta, kendine kurduğu yeni aile ile hiç bilmediği bir ülke de yeni başlangıçlar yaptı