Küçük salyangozun büyük bir hayali vardır: Dünyanın en büyük evine sahip olmak... Bu isteğini babasıyla paylaştığında ise aksine minik, yalın bir hikâyeyle tanışacaktır. Küçük salyangoz anlar ki yükün hafifledikçe dünyan büyür ve aslında dünyanın kendisi keşfedilecek koskoca, nefis bir evdir.
"Ama birinin parçası olmam gerek" diye bağırdı Pezzettino.
Bir çocuk kitabı olmanın ötesinde bir kitap Pezzettino.
İtalyanca bir kelime olan Pezzettino, Türkçe'de parçacık anlamına geliyor. Farklı dillerdeki sözcükler birbirini ne kadar anlam yönünden karşılasa da duygu yönünden yetersiz kalabiliyor. Keşke tüm kitapları yazdıkları dillerden okuyabilsek. Öyle olsaydı eminim bizi daha çok kapıdan geçirirlerdi.
Kocamanlar ülkesinde küçücük bir parçadır Pezzettino. Bu kadar küçük olmaması gerektiğini düşünür. Kimin parçası olduğunu aramaya başlar. Pezzettino kime aittir? Kimin parçasıdır?
Pezzettino uzun süredir benimle. Sayısız kez çocuklara okudum. Okurken kendim de sayısız kez dinlemiş oldum aslında. Bıkmadım, arkadaşlarıma, kitap soran, çocuk kitabı arayan kim varsa herkese anlattım. Annelere, bilhassa babalara daha da çok okuyup anlayabilsinler diye evlere yolladım. (Kitabın da pek kitaplık hali kalmadı bu yüzden)
Çocuk kitapları az sözcükle farklı dünyaların kapılarını açmanın bir başka yolu. Toplasanız bir sayfaya sığacak bir öykü bu. Düşünün ki çocuk anlayacak, okuyan yetişkin anlayacak; çocuk tekrar dinlemek isteyecek ama bu da tek başına yeterli olmayacak yetişkinler de tekrar tekrar okumak isteyecek. En azından benim çocuk kitaplarına bakış açım, yaklaşımım bu yönde.
Kelimelere anlam yüklemeyi sevdiğimden mi, resimlerini beğenmemden mi yoksa çocukların her okuduğumda aynı merakla dinlemelerinden midir, pek severim kendisini.
Ayrıca kitap beğenmediğiniz takdirde (sanmıyorum ama:)) iade garantili.
Keyifle okuyunuz, içinizdeki kendinize, minik yavrunuza ve sizden izler taşıyacak olan öğrencilerinize...
Pezettino, herkesin kocaman olduğu bir yerde küçücüktür. Bu yüzden kendini kendisi olarak görmez. Ben Kimin parçasıyım diye bir çok arkadaşına soru sorar. En son bilgeye gittiğinde o Pat adasına gittiğinde sorusunun cevabını bulabileceğini söyler. Oraya gittiğinde Pezettino yere düşer ve bir çok parçaya ayrılır anlar ki kendiside diğer arkadaşları gibi parçalardan oluşmuştur. Artık Pezettino kendini kendisi gibi sever ve kimsenin parçası olmak için çırpınmaz. Çünkü o kendini olduğu gibi kabul etmeyi ve sevmeyi öğrenmiştir. Hayatta öyle değil mi? Kendini kendin gibi kabul etmezsen, başkası olmak için çırpınıp durursun bu durumda seni üzer. Çünkü umut, insanın kendisiyle ilgili problemleri çözmeye başladığında doğar. Kitap farkındalık yaratıyor. Karakterin ismide çok tatlı Pezzettino. Anlamı parçacık demekmiş.
Hepimize "herkes gibi " olmayı öğretiyorlar. Oysa bazılarımız "herkes gibi" olamıyor. Frederick'te herkes olamayanlar arasında.
Hayatın hengamesinde birçok şeyi kaçırdığımızın farkında mıyız? Mesela tepemizde duran güneşin ışınlarını, kuş seslerini, renkleri, renklerin cümbüşünü kaçımız duyabiliyor, hissedebiliyor? Kendimizi öylece hayata, maddi ve somut şeylere kaptırmışız ki bizim için değerli olan şeyleri yitirmişiz.
Bu kitabı okuduğunuzda soyut şeyler dediğimiz o cümleler, hayaller gibi birçok şeyin hayatımız için doyurucu etkide olduğunu göreceksiniz.
Kitapla, sevgiyle, umutla kalın..